Adnan ÖZ
Köşe Yazarı
Adnan ÖZ
 

RTÜK- KIZIL GONCALAR!

“Reklamın kötüsü olmaz.” derler. Şayet RTÜK örtülü reklam maksadıyla kısıtlamaya gitmediyse aldığı karar anlaşılır gibi değil. Neden mi? Ben ve benim gibi pek dizi takip edemeyenler bile merak edip diziyi izlediler. Yani bu yasak herkeste bir merak uyandırdı. Şayet söylendiği gibi milli ve manevi değerlere hakaret ettiği düşünülerek böyle bir karar alındıysa bu daha da vahim değil mi? O zaman sormazlar mı “Diğer dizilerde milli ve manevi değerlere hakaret yok mu?” diye. Bize göre bu dizide diğer dizilerden daha fazla milli ve manevi değer yıpratılması yok. Diğerlerinden farklı olarak sadece ortada bir tarikat var. Yani milli ve manevi değerden ziyade tarikatlar gündeme gelmesin diye alınmış bir karar gibi duruyor. O zaman da şu soruyu sormak gerekmiyor mu? Tarikatlar milli ve manevi değerlerden daha mı önemli, daha mı korumaya muhtaç? Bunun cevabı üzerine biraz düşünmek gerekmiyor mu? Evet dizide konu olarak ortada bir tarikat var. Diziyi seküler yaşam ile tarikat çatışması gibide görebiliriz ama dizinin verdiği mesajlar günümüz cemaat ve tarikat realitesine bakılınca daha kabul edilebilir gibi. Şayet diziyi herhangi bir tarikat veya cemaat şikayet ettiyse önce kendilerine bir bakmaları gerekmez mi “Neden milletin bize karşı bakışı değişti” diye. Konumuza dönersek gerçekten de RTÜK tarafından milli ve manevi değerler önemseniyor olsa Türkiye’de çekilen dizi ve filmlerin çoğunluğu beyaz camda yayımlanamaz fakat adı üstünde bunlar dizi ve film yani tamamen kurgu ve hayal ürünü. Diğer yandan kurgu bile olsa milli ve manevi değerlere hakaret etme hakkı olabilir mi? Beyaz perde tarihine ve beyaz camın geçmişine baktığımızda bu alanda mesafe almış kayda değer bütün ülkelerde her şey konu edilebiliyor. Beyaz Saraydan Vatikan’a eleştirel dizi ve filmler pekala yapılabiliyor. “Biz Müslümanız, biz Türk’üz bizde böyle şeyler olmaz.” diyebiliriz fakat o zaman da adil olarak bütün programlar ve bütün kanallar eşit şartlarda denetlenmeli. Dünyada sanat ve edebiyat bu şekilde özgürce yapılıyor ve fakat biz ve bizim gibi ülkelerde yine de biraz daha hassas olmak gerekiyor. Peki gerçekten de RTÜK meseleye aile yapısı yıpranır, gelenekler tahrip edilir, milli değerler küçük görülür ve manevi değerler yıpratılır anlayışıyla hassasiyet gösterip müdahale etmiş olabilir mi? Tabii ki olabilir ama o zaman da geçmişi iştir kurumun sadece bu gününe bakılmaz derler. Mesela gündüz kuşak programları bütün tepkilere rağmen yayınlanmaya devam ediyor. Bu programlarda kim kimden çocuk peydahlamış, kim kimin koynuna nasıl girmiş, kim eşini nasıl aldatmış ulu orta konuşulabiliyor. Bir de bunlar Türkiye’nin gerçekleri diye anlatılıyor. Yani ülkemizde olmuş üç beş uç örnek sanki genel bir yaşam tarzıymış gibi sunuluyor. Bunlar dizi ya da film de değil gerçek yaşanmışlıklar olarak sunulunca değerlerimiz zarar görmüyor mu? Keşke RTÜK bu konularda hassas olabilseydi. Bu konular nedense hiçbir cemaati ve tarikatı rahatsız etmiyor olacak ki Kızıl Goncalar’da RTÜK’e yapılan baskı gibi bir baskı yapılıp kısıtlama getirilmiyor. Acaba mesele milli ve manevi değerler değil mi? Bize göre bu tür gündüz kuşağı programları milli ve manevi değerlerimize Kızıl Goncalar dizisinden daha fazla zarar veriyor. Siz ne dersiniz?
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2024 - Pazartesi
Adnan ÖZ

RTÜK- KIZIL GONCALAR!

“Reklamın kötüsü olmaz.” derler. Şayet RTÜK örtülü reklam maksadıyla kısıtlamaya gitmediyse aldığı karar anlaşılır gibi değil. Neden mi? Ben ve benim gibi pek dizi takip edemeyenler bile merak edip diziyi izlediler. Yani bu yasak herkeste bir merak uyandırdı.

Şayet söylendiği gibi milli ve manevi değerlere hakaret ettiği düşünülerek böyle bir karar alındıysa bu daha da vahim değil mi? O zaman sormazlar mı “Diğer dizilerde milli ve manevi değerlere hakaret yok mu?” diye.

Bize göre bu dizide diğer dizilerden daha fazla milli ve manevi değer yıpratılması yok. Diğerlerinden farklı olarak sadece ortada bir tarikat var. Yani milli ve manevi değerden ziyade tarikatlar gündeme gelmesin diye alınmış bir karar gibi duruyor.

O zaman da şu soruyu sormak gerekmiyor mu? Tarikatlar milli ve manevi değerlerden daha mı önemli, daha mı korumaya muhtaç? Bunun cevabı üzerine biraz düşünmek gerekmiyor mu?

Evet dizide konu olarak ortada bir tarikat var. Diziyi seküler yaşam ile tarikat çatışması gibide görebiliriz ama dizinin verdiği mesajlar günümüz cemaat ve tarikat realitesine bakılınca daha kabul edilebilir gibi. Şayet diziyi herhangi bir tarikat veya cemaat şikayet ettiyse önce kendilerine bir bakmaları gerekmez mi “Neden milletin bize karşı bakışı değişti” diye.

Konumuza dönersek gerçekten de RTÜK tarafından milli ve manevi değerler önemseniyor olsa Türkiye’de çekilen dizi ve filmlerin çoğunluğu beyaz camda yayımlanamaz fakat adı üstünde bunlar dizi ve film yani tamamen kurgu ve hayal ürünü.

Diğer yandan kurgu bile olsa milli ve manevi değerlere hakaret etme hakkı olabilir mi? Beyaz perde tarihine ve beyaz camın geçmişine baktığımızda bu alanda mesafe almış kayda değer bütün ülkelerde her şey konu edilebiliyor. Beyaz Saraydan Vatikan’a eleştirel dizi ve filmler pekala yapılabiliyor.

“Biz Müslümanız, biz Türk’üz bizde böyle şeyler olmaz.” diyebiliriz fakat o zaman da adil olarak bütün programlar ve bütün kanallar eşit şartlarda denetlenmeli. Dünyada sanat ve edebiyat bu şekilde özgürce yapılıyor ve fakat biz ve bizim gibi ülkelerde yine de biraz daha hassas olmak gerekiyor.

Peki gerçekten de RTÜK meseleye aile yapısı yıpranır, gelenekler tahrip edilir, milli değerler küçük görülür ve manevi değerler yıpratılır anlayışıyla hassasiyet gösterip müdahale etmiş olabilir mi? Tabii ki olabilir ama o zaman da geçmişi iştir kurumun sadece bu gününe bakılmaz derler.

Mesela gündüz kuşak programları bütün tepkilere rağmen yayınlanmaya devam ediyor. Bu programlarda kim kimden çocuk peydahlamış, kim kimin koynuna nasıl girmiş, kim eşini nasıl aldatmış ulu orta konuşulabiliyor.

Bir de bunlar Türkiye’nin gerçekleri diye anlatılıyor. Yani ülkemizde olmuş üç beş uç örnek sanki genel bir yaşam tarzıymış gibi sunuluyor. Bunlar dizi ya da film de değil gerçek yaşanmışlıklar olarak sunulunca değerlerimiz zarar görmüyor mu?

Keşke RTÜK bu konularda hassas olabilseydi.

Bu konular nedense hiçbir cemaati ve tarikatı rahatsız etmiyor olacak ki Kızıl Goncalar’da RTÜK’e yapılan baskı gibi bir baskı yapılıp kısıtlama getirilmiyor. Acaba mesele milli ve manevi değerler değil mi?

Bize göre bu tür gündüz kuşağı programları milli ve manevi değerlerimize Kızıl Goncalar dizisinden daha fazla zarar veriyor. Siz ne dersiniz?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi