Hüseyin LİKOĞLU
Köşe Yazarı
Hüseyin LİKOĞLU
 

Bizi Köle Yapmak İstiyorlar!

Bizi Köle Yapamazsınız! Bedelini Ödemeye Hazırız!   Aziz milletimiz tarih boyu köleliği asla kabul etmemiştir. Etmeyecektir! Tek dünya devletine adım adım! Çoğu gitti azı kaldı!   Felaketin ayak seslerini ninni dinler gibi dinliyoruz! Sivil toplum örgütleri, Siyasi partiler, Daha da önemlisi MİLLET olarak! Ne zaman ses verecek ne zaman bu felaket yolculuğuna dur diyeceğiz? Hilelerini suratlarına çarpacağız? Küreselciler dolu dizgin hedeflerine koşuyorlar!   Hikayeye bakar mısınız?   Karbon salınımı, dijital para derken DSÖ’nün kararları sağlık sisteminde uygulanmaya hazırlanıyor.    Beyler yok öyle ahırda inek beslemek! İneğin koyunun dışkı gazlarını (!) tabiata salmak!  Yok öyle! İstediğim gibi besicilik yaparım!   Yok öyle karbon gazı salınımı yüksek ürün yetiştirmek! Yok öyle istediğim tekstil ürününü alırım demek! Yok öyle ben aşı olmam, yok şu şu ilaçları kullanmam demek!  Yok öyle param var kardeşim istediğim gibi harcarım demek! Yok öyle keyfe gelip bir cigara yakmak! Hatta bir nargile tüttürmek!   Tabiki cigaranızın keyfini çıkarabilir, nargile tüttürebilirsiniz istediğiniz gibi havayı kirletebilirsiniz! Ama bedelini ödersiniz, ödeyeceksiniz!   Tam da bu gibi zararlı hayat tarzlarımız örnek gösterilerek anlaşmalar faydalı ve makul gösterilmek istenecek.   Paranızı da tabiki harcayabilirsiniz ama bir küçük(!) şartı var! Uslu çocuk olacaksınız. Dedikleri gibi yaşayacak, sınırları zorlamayacaksınız! Zorlarsanız ne olur?  İyi hoş herkesin başına polis dikecek değiller ya!  Öyle düşünüyorsunuz değil mi? Haklısınız para sizin, sizin olmasına sizin de elinizde şöyle buruşturup cebinize tıkıştırdığınız hor davrandığınız banknotunuz olmayacak!  Paranız tuşların altında sanal para olacak! İşte o tuşlar sizin karbon izi karnenizin olduğu yapay zekaya bağlı çalışacak!  Yani; sizin sandığınız parayı ancak onlar müsaade ederse, ettikleri kadarını kullanabileceksiniz! Yapay zeka DSÖ’nün ilan ettiği kurallara ne kadar uyduğunuzu, uyup uymadığınızı da kontrol edecek oldu mu ikinci sağlık karneniz!  Sağlıklı olmanızdan bahsetmiyorum. DSÖ’nün emrettiği aşıları ilaçları kullandınız mı? “Mankurtlaşma”konusunda karneniz nasıl?  Yapay zeka gözünüzün yaşına bakmayacak! Mesela köyünüzde yaylada gizli olarak inek yetiştirip etini mi yiyorsunuz yoksa yapay et mi yiyorsunuz? İşte size bir karbon izi karnenizin not maddelerinden birisi daha. Arabam güçlü olsun! Para benim değil mi? Basarım parayı alırım mazotu, benzini,  “onun arabası var güzel mi güzel bastımı gaza gider mi gider”  Öylemi olur, gider mi dersiniz?  Gider elbette Karbon salınım vergisini verirsen gider! İşin garibi küresel kirliliğe sebep olan sanayi ülkeleri karbon salınımı anlaşmasına imza vermiyor! Küresel köleliğe hoşgeldiniz!   Çocuk mu dediniz!   Yok öyle benim aslanlar gibi oğullarım, melekler gibi kızlarım, torunlarım olsun demek! Olmayacak beyler! Ne kadar nüfus isterlerse, ne planlarlarsa ona uyacaksın! Zaten yapay gıdalarla işi halletmiş olacaklar!  Çocuk sahibi olabilmek uzaya gitmek gibi zorlu aşamalardan geçerek olacak! Hadi canım böyle şey mi olur! Dediğinizi duyar gibiyim! Maalesef duyduklarınız gerçek hem de öyle böyle değil kapımızda. Sakın sakın ‘biz görmeyiz bizim çocuklar görür’ demeyin görecek ve yaşayacaksınız hem de parmaklarınızla sayabilecek kadar zaman içinde. Bunu kim mi yapacak? Elbette dünya da  hükümetlere kararlar aldıracaklar. Bir kısım kararların alındığı da iddialar arasında! Ülkelere uluslararası anlaşmalar sözleşmeler imzalatacaklar! Hangi devletler hangi milletler direnecek, bunu zaman içinde göreceğiz. Siyasetin “dışa bağımlı” olma yarışında olan ülkelerde bir de buna ilave olarak üretmezler ve  borca dayalı ekonomiyi benimser, ondan medet umduklarını düşünebiliyormusınuz! “Borç alan emir alır” yaygın ata sözünümüzü kaale almayıp borç alanlar , dediklerini yapmak zorunda kalmaları mukadderdir. Günü kurtarmanın ötesine geçemezler,  Dediklerini yapmak, uygulamaları herkesten önce yapma gayretini de güya “çevreci” liğe sığınarak kendi vatandaşlarını ikna etmeye kalkılması halinde ise başlarına beklenmedik işler açacakları kaçınılmaz olacaktır. Ey aziz milletim;   Olan bitene seyirci kalamayız! Seyirci kalmamız halinde; Millet olarak köleler kervanına dahil olmamak için önümüzde engel kalmamış olacaktır! Ses vermeliyiz! Küresel işgalcilere itiraz etmeli, olmaz demeliyiz. Anlaşma maddeleri imza altına alınmadan, millet adına taahhüde girilmeden millet olarak bilgilendirilmeliyiz! Aman benim partim senin partin ben solcuyum sen sağcısın deme zamanı olmadığını düşünmekteyim! Modern kölelik sisteminde hangi partili olmamız, ne siyasi görüşümüzün  sağcı solcu ne de zenginliğiniz, sosyal konumumuz para etmez! Bunu böyle bilmeliyiz! Harekete geçmeliyiz hem de hiç zaman kaybetmeden! Biz “demokrasi(!)” ile yönetilmiyor muyuz? Madem halkın geleceğini ilgilendiren hayati bir konudur o halde halk oyuna başvurulmalıdır! İnsanlık demokratik haklarını kullanmalıdır! Hükümetlerin uygulamalarına muhalefet etmek her zaman karşı olmak demek değildir. Bazen muhalefet yaparak iktidarların ve devletin eli güçlendirir! Yönetenler uluslarası baskı kuran küreselcilere  karşı “milletim” istemiyor diyebilmesinin önü açılmış, böylelikle de iktidarın, devletin eli küresel baskıcılara karşı güçlenmiş olacaktır. O halde neyi bekliyoruz?   Elektronik çip/kelepçelerin bileklerinize deri altlarına takılmasını, hatta kafa taslarına yerleştirecekleri çiplerle beyinlerinizin kontrol edilmesini mi bekliyoruz!? Yeni dünya düzeni kurmak için insanları köleleştirmek zorundalar buna seyirci olamayız, olmamalıyız. Yeni ve adil dünyayı biz kurmalıyız! Türkiye bu oyuna gelmemeli, gelmeyecektir. Vesselam
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2024 - Cuma
Hüseyin LİKOĞLU

Bizi Köle Yapmak İstiyorlar!

Bizi Köle Yapamazsınız!
Bedelini Ödemeye Hazırız!

 

Aziz milletimiz tarih boyu köleliği asla kabul etmemiştir. Etmeyecektir!

Tek dünya devletine adım adım!
Çoğu gitti azı kaldı!

 

Felaketin ayak seslerini ninni dinler gibi dinliyoruz!
Sivil toplum örgütleri,
Siyasi partiler,
Daha da önemlisi MİLLET olarak!
Ne zaman ses verecek ne zaman bu felaket yolculuğuna dur diyeceğiz? Hilelerini suratlarına çarpacağız?
Küreselciler dolu dizgin hedeflerine koşuyorlar!

 

Hikayeye bakar mısınız?
 

Karbon salınımı, dijital para derken DSÖ’nün kararları sağlık sisteminde uygulanmaya hazırlanıyor. 
 

Beyler yok öyle ahırda inek beslemek!
İneğin koyunun dışkı gazlarını (!) tabiata salmak! 
Yok öyle! İstediğim gibi besicilik yaparım!

 

Yok öyle karbon gazı salınımı yüksek ürün yetiştirmek!
Yok öyle istediğim tekstil ürününü alırım demek!
Yok öyle ben aşı olmam, yok şu şu ilaçları kullanmam demek! 
Yok öyle param var kardeşim istediğim gibi harcarım demek!
Yok öyle keyfe gelip bir cigara yakmak!
Hatta bir nargile tüttürmek!

 

Tabiki cigaranızın keyfini çıkarabilir, nargile tüttürebilirsiniz istediğiniz gibi havayı kirletebilirsiniz! Ama bedelini ödersiniz, ödeyeceksiniz!
 

Tam da bu gibi zararlı hayat tarzlarımız örnek gösterilerek anlaşmalar faydalı ve makul gösterilmek istenecek.
 

Paranızı da tabiki harcayabilirsiniz ama bir küçük(!) şartı var!
Uslu çocuk olacaksınız.
Dedikleri gibi yaşayacak, sınırları zorlamayacaksınız!
Zorlarsanız ne olur? 
İyi hoş herkesin başına polis dikecek değiller ya! 
Öyle düşünüyorsunuz değil mi?
Haklısınız para sizin, sizin olmasına sizin de elinizde şöyle buruşturup cebinize tıkıştırdığınız hor davrandığınız banknotunuz olmayacak! 
Paranız tuşların altında sanal para olacak!
İşte o tuşlar sizin karbon izi karnenizin olduğu yapay zekaya bağlı çalışacak! 
Yani; sizin sandığınız parayı ancak onlar müsaade ederse, ettikleri kadarını kullanabileceksiniz!
Yapay zeka DSÖ’nün ilan ettiği kurallara ne kadar uyduğunuzu, uyup uymadığınızı da kontrol edecek oldu mu ikinci sağlık karneniz! 

Sağlıklı olmanızdan bahsetmiyorum.
DSÖ’nün emrettiği aşıları ilaçları kullandınız mı? “Mankurtlaşma”konusunda karneniz nasıl? 
Yapay zeka gözünüzün yaşına bakmayacak!
Mesela köyünüzde yaylada gizli olarak inek yetiştirip etini mi yiyorsunuz yoksa yapay et mi yiyorsunuz? İşte size bir karbon izi karnenizin not maddelerinden birisi daha.
Arabam güçlü olsun!
Para benim değil mi?
Basarım parayı alırım mazotu, benzini,
 “onun arabası var güzel mi güzel bastımı gaza gider mi gider” 
Öylemi olur, gider mi dersiniz? 
Gider elbette Karbon salınım vergisini verirsen gider!


İşin garibi küresel kirliliğe sebep olan sanayi ülkeleri karbon salınımı anlaşmasına imza vermiyor!


Küresel köleliğe hoşgeldiniz!

 

Çocuk mu dediniz!
 

Yok öyle benim aslanlar gibi oğullarım, melekler gibi kızlarım, torunlarım olsun demek!
Olmayacak beyler!
Ne kadar nüfus isterlerse, ne planlarlarsa ona uyacaksın!
Zaten yapay gıdalarla işi halletmiş olacaklar! 
Çocuk sahibi olabilmek uzaya gitmek gibi zorlu aşamalardan geçerek olacak!

Hadi canım böyle şey mi olur! Dediğinizi duyar gibiyim!
Maalesef duyduklarınız gerçek hem de öyle böyle değil kapımızda. Sakın sakın ‘biz görmeyiz bizim çocuklar görür’ demeyin görecek ve yaşayacaksınız hem de parmaklarınızla sayabilecek kadar zaman içinde.


Bunu kim mi yapacak?

Elbette dünya da  hükümetlere kararlar aldıracaklar. Bir kısım kararların alındığı da iddialar arasında!
Ülkelere uluslararası anlaşmalar sözleşmeler imzalatacaklar!
Hangi devletler hangi milletler direnecek, bunu zaman içinde göreceğiz.
Siyasetin “dışa bağımlı” olma yarışında olan ülkelerde bir de buna ilave olarak üretmezler ve 
borca dayalı ekonomiyi benimser, ondan medet umduklarını düşünebiliyormusınuz!
“Borç alan emir alır” yaygın ata sözünümüzü kaale almayıp borç alanlar , dediklerini yapmak zorunda kalmaları mukadderdir. Günü kurtarmanın ötesine geçemezler, 
Dediklerini yapmak, uygulamaları herkesten önce yapma gayretini de güya “çevreci” liğe sığınarak kendi vatandaşlarını ikna etmeye kalkılması halinde ise başlarına beklenmedik işler açacakları kaçınılmaz olacaktır.


Ey aziz milletim;

 

Olan bitene seyirci kalamayız!
Seyirci kalmamız halinde;
Millet olarak köleler kervanına dahil olmamak için önümüzde engel kalmamış olacaktır!
Ses vermeliyiz!
Küresel işgalcilere itiraz etmeli,
olmaz demeliyiz.
Anlaşma maddeleri imza altına alınmadan, millet adına taahhüde girilmeden millet olarak bilgilendirilmeliyiz!
Aman benim partim senin partin ben solcuyum sen sağcısın deme zamanı olmadığını düşünmekteyim!
Modern kölelik sisteminde hangi partili olmamız, ne siyasi görüşümüzün  sağcı solcu ne de zenginliğiniz, sosyal konumumuz para etmez!
Bunu böyle bilmeliyiz!
Harekete geçmeliyiz hem de hiç zaman kaybetmeden!
Biz “demokrasi(!)” ile yönetilmiyor muyuz?
Madem halkın geleceğini ilgilendiren hayati bir konudur o halde halk oyuna başvurulmalıdır!
İnsanlık demokratik haklarını kullanmalıdır!
Hükümetlerin uygulamalarına muhalefet etmek her zaman karşı olmak demek değildir. Bazen muhalefet yaparak iktidarların ve devletin eli güçlendirir! Yönetenler uluslarası baskı kuran küreselcilere  karşı “milletim” istemiyor diyebilmesinin önü açılmış, böylelikle de iktidarın, devletin eli küresel baskıcılara karşı güçlenmiş olacaktır.


O halde neyi bekliyoruz?
 

Elektronik çip/kelepçelerin bileklerinize deri altlarına takılmasını, hatta kafa taslarına yerleştirecekleri çiplerle beyinlerinizin kontrol edilmesini mi bekliyoruz!?
Yeni dünya düzeni kurmak için insanları köleleştirmek zorundalar buna seyirci olamayız, olmamalıyız.
Yeni ve adil dünyayı biz kurmalıyız!

Türkiye bu oyuna gelmemeli, gelmeyecektir.

Vesselam

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi