Skandal bir açılışla başlayan Paris 2024 Olimpiyatları sona erdi. 18 branşta 101 sporcuyla olimpiyatlara katılan Türkiye, 3 gümüş, 5 bronz madalyayla yarışmaları tamamladı. Türkiye’nin 40 yıl sonra altın madalya alamaması en dikkat çeken neticelerden biri oldu. Altın madalya şüphesiz çok önemli. Zira müsabaka neticelerinde altın madalya alan ülkenin milli marşı okunuyor ve bayrağı çekiliyor. Ancak bir ülkenin başarı ölçüsü 1 veya 1’den fazla madalya almasıyla ölçülemez. Her alanı siyaset arenasına çeviren muhalefet ve yandaşları, Paris 2024’ü de maalesef siyaset üzerinden ele aldı. Peki, Türkiye gerçekten Paris 2024 Olimpiyatları’nda başarısız bir performans mı sergiledi? Olimpiyat üzerinden yapılan tartışmalar, müsabakalarda ter döken sporcularımıza yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Katıldığımız 18 branşın tamamında sporcularımız çok büyük emekler sarf etti ve önemli başarılara imza attı. Daha önce olmadığımız branşlarda kota kazanarak, olimpiyatlardaki 32 branşın 18’inde katılma başarısı gösterdik. Paris 2024 bu bağlamda atıcılık, eskrim, kürek, modern pentatlon, sırıkla atlama, yüksek atlama gibi birçok yeni alanda ilkleri yaşadığımız bir olimpiyat oldu. Olimpiyatlarda yarışan sporcularımızın yarısından fazlasının genç olması, gelecek açısından büyük bir umut. İlk defa 1 kadın kürekçimiz Elis Özbay, ilk defa 1 erkek pentatletimiz Buğra Ünal, ilk defa 1 masa tenisçimiz Sibel Altınkaya yarıştı. Cimnastikte ilk kez takım olarak olimpiyatlarda yer aldık. Cimnastik branşında Âdem Asil ve Ferhat Arıcan ile iki olimpiyat beşinciliği elde etti. Yüzmede ilk kez 16 yaşındaki Kuzey Tunçelli final yüzdü. Kadın eskrimcimiz Nisanur Erbil ile tarihimizde ilk kez eskrimde tur atlama başarısı gösterildi. İlk defa takım sporlarında kadın voleybol takımımız Filenin Sultanları, yarı finale yükseldi ve madalya müsabakası yaptı. Tarihimizde ilk kez atıcılık branşında madalya kazandık. Tokyo’da ilk kez madalya aldığımız okçulukta, takım olarak Paris’te de madalya almayı başardık. Genç yüzücümüz Kuzey Tunçelli finalde beşinci olarak, Los Angeles 2028’de hem 800 metre, hem de 1500 metrede madalya alabilecek bir sporcumuz. Yine sırıkla atlamada ikinci kez finalde yarışan genç atletimiz Ersu Şaşma, güçlü ve tecrübeli rakiplerini geride bırakarak 5’inci olma başarısı göstererek, 2028’de iddialı sporcular arasında yer aldı. Bilinenleri tekrar tekrar yazmaya gerek yok. Cumhuriyet öncesini saymazsak 1924’ten bu yana katıldığımız her olimpiyatta kendimizi geliştirerek bugünlere geldik. Eksiklerimiz fazlalarımız olabilir. Bu konu üzerinden yapılan ölçüsüz tartışmalar öncelikle ülkesi için ter döken sporcularımıza haksızlıktır. Türkiye ilk madalyasını 1936 olimpiyatlarında aldı. Güreşçilerimiz 1 altın 1 bronz madalya ile Berlin’den dönmüştü. Olimpiyat tarihimizde 41 altın madalya aldık. 29’u güreş, 8’i halter. 1988 yılına kadar güreş dışında altın madalya kazandığımız olimpiyat olmadı. Naim Süleymanoğlu’nun Türk kimliğine kavuşturulmasıyla olimpiyatlarda farklı dalda ilk altın madalyamızı aldık. Güreş ve halter dışında ilk altın madalyamızı 2000 yılında judoda, 2012 yılında tekvandoda aldık. 2020 yılında da okçuluk ve boksta aldığımız madalyalarla altın branşımızı çeşitlendirdik. Başarısız olduğumuz iddia edilen Paris 2024 Olimpiyatları’nda gerek gümüş ve bronz aldığımız branşlar gerekse yarı final, çeyrek finallerde elenen sporcularımızın durumuna baktığımız zaman çeşitlilik konusunda ne kadar mesafe aldığımız ortadadır. Niye başarısızız? Busenazlarımız altın madalya alamadığı için mi, Filenin Sultanları yarı finalde elendiği için mi, Mete Gazoz altın alamadığı için mi, Yusuf Dikeç gümüş madalya aldığı için mi? Olimpiyatlar üzerinden başka hesaplar peşinde olanlar bir kez daha durup düşünsün. Paris 2024’ün yıldızları geleceğimize büyük bir umut ışığı oldu. Bütün sporcularımız kocaman tebriki hak ediyor.