Halis ÖZDEMİR
Köşe Yazarı
Halis ÖZDEMİR
 

Narin Çocuk!.. Kısasta Hayat Var!

Narin, Henüz Bir Çocuktu: Melek Oldu ve Gitti, Kendini Katleden Şeytanları Geride Bırakarak... Bir çocuğun, Narin'in hayatı acımasızca ellerinden alındı. O, bu dünyadan bir melek olarak ayrıldı; fakat ona bu acıyı yaşatan karanlık şeytanlar burada kaldı. Gazeteci ve Yazar Halis Özdemir, "Narin Çocuk, Kısasta Hayat Var!" başlıklı yazısında, toplumu derinden sarsan bu trajediyi yürek burkan bir dille ele alıyor. Adaletin sağlanması ve böylesi vahşetlerin tekrar yaşanmaması için kısasın gerekliliğini vurguluyor. Özdemir, masumların korunması için caydırıcı adaletin şart olduğunu ifade ederken, toplumsal sorumluluğumuzu da bizlere hatırlatıyor.   Narin çocuğun katli bütün Türkiye’yi hüzne boğmuş, katledilmesi ile ilgili çok yönlü tartışma ve yorumlarda “Narin bebek görmemesi gereken bir şey gördü, bir şeye şahit oldu veya abisi uyuşturunun etkisiyle” gibi akıl almaz yorumları ile insanların ruhunu daraltmışlar tam bu sırada yurdun başka bir köşesinde ise iki yaşında Sıla bebeğin cinsel istismara uğradığı, ölümle pençeleştiği gibi gerçekten iğrenç haberler duyduk. Bu elim hadiseyi çarpıtmaya çalışanlar ve bu elim olaydan nemalanmak isteyenler, ideolojilerine alet etmeye kalkan alçaklar ise başka bir yönü olmuştur! Öte yandan Manisa’da proje okulu olan bir lisede başarılı olması ile tanınan Okul Müdürü Mustafa Örnek, kurul kararı ile sınıfta bırakılan öğrencinin velisi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Şükür ki saldırgan öğrenci velisinin silahı tutukluk yapmış saldırıya uğrayan okul müdürü herhangi bir yara almadan saldırıdan kurtulmuştu.    Toplumsal travma geçiriyoruz da farkında değil miyiz?   Yaşanan olayların değerlerimizi yitirmemiz gibi değerlendirmeler de yapılmasına rağmen bu olaylarda toplumu asıl ümitsizliğe, çözümsüzlüğe sevkedenin ise; “Toplumun adalete olan güveninin kalmaması, suç işleyen herhangi bir saldırganın adliyenin bir kapısından girip diğer kapısından çıkması veya çok ağır cezalarla yargılandığı ilan edilen herhangi bir zanlının bir müddet sonra ceza evinden salıverilmesi” gibi haberler toplumda ümitsizliğe sebep olmaktadır.    “Yapanın yaptığının yanına kalması”    İnsanların adalete, emniyete, devlet kurumlarına güveninin ve umudunun tekrar sağlanması, devletin devamının ve toplumun devletine güveninin esasını oluşturmaktadır.   Devleti devlet yapan ana unsur;   Adalettir! Güvenliktir!   “Geç gelen adalet adalet değildir!” Bunu sağlamanın yolu adalet sisteminin işleyişinin hızlandırılması ve cezanın suça denk karşılığı olmasıdır.   Toplumun vicdanı kanamaktadır!   Eminim ki toplumun nerede ise tamamına yakınının isteği Narin evladımızın uğradığı aşağılık saldırıyı yapanların idam edilmesi ve cezaların en ağırı ile cezalandırılmalarının gerçekleşmesidir.  Bu güvenlik güçlerimize yapılan alçak saldırılarda da aynıdır. Kadınların, sudan sebeplerle akıl ve ruh sağlığı bozulmuş insanlar tarafından gerçekleştirilen ve hayatlarını kaybettikleri saldırılar karşısında da aynıdır.   “Kısasta hayat vardır”   Kısas denilince bazıları; “ne yani hırsızlık yapanın elini mi keselim!?” gibi iddialarla karşı durmaktalar. Oysa hırsızlıkla ilgil uygulanan bu kural Osmanlı yönetiminde beşyüz yılda bir rastlanılan bir uygulama olarak görülmektedir.  Cezalar suça meyilli kişileri caydırıcı olmalıdır.   Elbette insanların hayat hakkının kutsaldır, topluma tekrar kazandırılmalıdır. İşin manevi tedbirleri bir yana, adli ve hukuki yanı hiç zaman kaybedilmeden düzenlenmelidir.   Bırakın akıllıyı deli de ölümden korkar!    Bir kadını, bir çocuğu, bir asker ya da polisi gözünü kırpmadan öldüren sapkın veya hain yaptığı cinayetin karşılığı olarak kendi canının olacağını bilse kadın, çocuk, asker, polis öldürebilir mi!? Cezasının yaptığının aynı ile karşılaşmak olduğunu bilen bir öğrenci velisi okul müdürünün canına kast eder miydi, edebilir miydi?   “İnsanları islah etmeliyiz” öldürmek yani KISAS çare değildir diye düşünenlere gelince;  Şu ana kadar yapılan uygulamalar adeta suçluyu nerede ise her alanda teşvik edici, cesaretlendirici “bir kaç yılda çıkarım” düşüncesi ile umursamaz hale dönüşmüştür. Suçlu çeşitli gerekçelerle cezasının tenzili, affı ile tekrar toplum içine karışmakta, hayatına kaldığı yerden devam ederken katlettiği hayatına son verdiği “can” toprak olup gitmektedir.   Allah cc Kur’an’da çözümü çok açık ve net bir şekilde vazetmektedir. Peygamberimiz de bu konuya dair yol göstermiştir.   "Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız."(Bakara 179).  "Kötülüğün cezası da misli kötülüktür, fakat her kim afvedip ıslâh ederse onun da ecri Allah’adır, her halde o zalimleri sevmez." (Şûrâ 40) “Kısas, öldürülenin velisinin hakkıdır. Bir başkası, veya devlet başkanı, adam öldüreni af yetkisine sahip değildir. Kısasla birlikte intikam yasaktır.”(hadis) Gelin hiç uzatmayalım; Çocuk katillerini, kadın katillerini, asker polis katillerini, insan katillerini yaptıklarının aynı ile tecziye ederek adaleti sağlayalım! Artık yeter, Narin çocuklar ölmesin! Vatan görevi yapan Mehmetçik ihanetle canını kaybetmesin! Aklına esen insan katletmeyi düşünmesin! Adalet insanlığın yaşam alanıdır! Bu alana kimse tecavüz etmesin! Vesselam!..    
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2024 - Pazar
Halis ÖZDEMİR

Narin Çocuk!.. Kısasta Hayat Var!

Narin, Henüz Bir Çocuktu: Melek Oldu ve Gitti, Kendini Katleden Şeytanları Geride Bırakarak... Bir çocuğun, Narin'in hayatı acımasızca ellerinden alındı. O, bu dünyadan bir melek olarak ayrıldı; fakat ona bu acıyı yaşatan karanlık şeytanlar burada kaldı. Gazeteci ve Yazar Halis Özdemir, "Narin Çocuk, Kısasta Hayat Var!" başlıklı yazısında, toplumu derinden sarsan bu trajediyi yürek burkan bir dille ele alıyor. Adaletin sağlanması ve böylesi vahşetlerin tekrar yaşanmaması için kısasın gerekliliğini vurguluyor. Özdemir, masumların korunması için caydırıcı adaletin şart olduğunu ifade ederken, toplumsal sorumluluğumuzu da bizlere hatırlatıyor.

 

Narin çocuğun katli bütün Türkiye’yi hüzne boğmuş, katledilmesi ile ilgili çok yönlü tartışma ve yorumlarda “Narin bebek görmemesi gereken bir şey gördü, bir şeye şahit oldu veya abisi uyuşturunun etkisiyle” gibi akıl almaz yorumları ile insanların ruhunu daraltmışlar tam bu sırada yurdun başka bir köşesinde ise iki yaşında Sıla bebeğin cinsel istismara uğradığı, ölümle pençeleştiği gibi gerçekten iğrenç haberler duyduk.

Bu elim hadiseyi çarpıtmaya çalışanlar ve bu elim olaydan nemalanmak isteyenler, ideolojilerine alet etmeye kalkan alçaklar ise başka bir yönü olmuştur!


Öte yandan Manisa’da proje okulu olan bir lisede başarılı olması ile tanınan Okul Müdürü Mustafa Örnek, kurul kararı ile sınıfta bırakılan öğrencinin velisi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Şükür ki saldırgan öğrenci velisinin silahı tutukluk yapmış saldırıya uğrayan okul müdürü herhangi bir yara almadan saldırıdan kurtulmuştu. 
 

Toplumsal travma geçiriyoruz da farkında değil miyiz?
 

Yaşanan olayların değerlerimizi yitirmemiz gibi değerlendirmeler de yapılmasına rağmen bu olaylarda toplumu asıl ümitsizliğe, çözümsüzlüğe sevkedenin ise;

“Toplumun adalete olan güveninin kalmaması, suç işleyen herhangi bir saldırganın adliyenin bir kapısından girip diğer kapısından çıkması veya çok ağır cezalarla yargılandığı ilan edilen herhangi bir zanlının bir müddet sonra ceza evinden salıverilmesi” gibi haberler toplumda ümitsizliğe sebep olmaktadır. 

 

“Yapanın yaptığının yanına kalması” 

 

İnsanların adalete, emniyete, devlet kurumlarına güveninin ve umudunun tekrar sağlanması, devletin devamının ve toplumun devletine güveninin esasını oluşturmaktadır.
 

Devleti devlet yapan ana unsur;

 

Adalettir! Güvenliktir!
 

“Geç gelen adalet adalet değildir!” Bunu sağlamanın yolu adalet sisteminin işleyişinin hızlandırılması ve cezanın suça denk karşılığı olmasıdır.

 

Toplumun vicdanı kanamaktadır!

 

Eminim ki toplumun nerede ise tamamına yakınının isteği Narin evladımızın uğradığı aşağılık saldırıyı yapanların idam edilmesi ve cezaların en ağırı ile cezalandırılmalarının gerçekleşmesidir. 

Bu güvenlik güçlerimize yapılan alçak saldırılarda da aynıdır.


Kadınların, sudan sebeplerle akıl ve ruh sağlığı bozulmuş insanlar tarafından gerçekleştirilen ve hayatlarını kaybettikleri saldırılar karşısında da aynıdır.
 

“Kısasta hayat vardır”

 

Kısas denilince bazıları; “ne yani hırsızlık yapanın elini mi keselim!?” gibi iddialarla karşı durmaktalar. Oysa hırsızlıkla ilgil uygulanan bu kural Osmanlı yönetiminde beşyüz yılda bir rastlanılan bir uygulama olarak görülmektedir. 
Cezalar suça meyilli kişileri caydırıcı olmalıdır.

 

Elbette insanların hayat hakkının kutsaldır, topluma tekrar kazandırılmalıdır. İşin manevi tedbirleri bir yana, adli ve hukuki yanı hiç zaman kaybedilmeden düzenlenmelidir.

 

Bırakın akıllıyı deli de ölümden korkar! 

 

Bir kadını, bir çocuğu, bir asker ya da polisi gözünü kırpmadan öldüren sapkın veya hain yaptığı cinayetin karşılığı olarak kendi canının olacağını bilse kadın, çocuk, asker, polis öldürebilir mi!?


Cezasının yaptığının aynı ile karşılaşmak olduğunu bilen bir öğrenci velisi okul müdürünün canına kast eder miydi, edebilir miydi?

 

“İnsanları islah etmeliyiz” öldürmek yani KISAS çare değildir diye düşünenlere gelince; 
Şu ana kadar yapılan uygulamalar adeta suçluyu nerede ise her alanda teşvik edici, cesaretlendirici “bir kaç yılda çıkarım” düşüncesi ile umursamaz hale dönüşmüştür.


Suçlu çeşitli gerekçelerle cezasının tenzili, affı ile tekrar toplum içine karışmakta, hayatına kaldığı yerden devam ederken katlettiği hayatına son verdiği “can” toprak olup gitmektedir.
 

Allah cc Kur’an’da çözümü çok açık ve net bir şekilde vazetmektedir. Peygamberimiz de bu konuya dair yol göstermiştir.
 

"Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız."(Bakara 179). 
"Kötülüğün cezası da misli kötülüktür, fakat her kim afvedip ıslâh ederse onun da ecri Allah’adır, her halde o zalimleri sevmez." (Şûrâ 40)

“Kısas, öldürülenin velisinin hakkıdır. Bir başkası, veya devlet başkanı, adam öldüreni af yetkisine sahip değildir. Kısasla birlikte intikam yasaktır.”(hadis)


Gelin hiç uzatmayalım;


Çocuk katillerini, kadın katillerini, asker polis katillerini, insan katillerini yaptıklarının aynı ile tecziye ederek adaleti sağlayalım!


Artık yeter,
Narin çocuklar ölmesin!
Vatan görevi yapan Mehmetçik ihanetle canını kaybetmesin!
Aklına esen insan katletmeyi düşünmesin!


Adalet insanlığın yaşam alanıdır!
Bu alana kimse tecavüz etmesin!


Vesselam!..


 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi