Hasan KARABULUT
Köşe Yazarı
Hasan KARABULUT
 

Şimdi Mi!!!

Bir kıssa ile başlayacağım bugün. Hz. Musa Peygamberin zalim Firavun’un elinden kavmini kurtardığı kıssa. Ve Firavun’un ibretlik sonu! Sonra da günümüze geleceğiz hep birlikte. Malum tarih tekerrürden ibaret derler. ***..   Bir kıssa ile başlayacağım bugün. Hz. Musa Peygamberin zalim Firavun’un elinden kavmini kurtardığı kıssa. Ve Firavun’un ibretlik sonu! Sonra da günümüze geleceğiz hep birlikte. Malum tarih tekerrürden ibaret derler. *** Hz. Musa Mısır’da zulüm altında eziyet gören kavmi, israiloğullarıyla birlikte Firavun’dan kaçmak için gece yarısı topluca yola koyulurlar. Kısa sürede istihbaratı alan Firavun hızla harekete geçmişti bile. Gün ağardığında Firavun askerleriyle birlikte Kızıldeniz’e kadar gelen Hz. Musa ve kavmine ulaşmıştı. Konu kutsal kitabımızda şöyle anlatılıyor. Musa’ya: ‘Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz’ diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. “Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz” (dedi). Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları’nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneş’in doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi: 52-60) O esnada! İsrailoğullarından Hz. Musa’ya şöyle seslenenler oldu. “Ey Musa sen bizi tehlikeli bir yola çıkardın. Önümüzde Kızıldeniz arkamızda Firavun ve ordusu var. Nasıl kurtulmayı düşünüyorsun?” Hz. Musa elindeki asayı denize değdirdi ve deniz yarıldı önden yürümeye başlayan Hz. Musa kavmine peşinden gelmelerini söyledi. İsrailoğulları arasında da husumetler vardı. Her gurup kendilerine özgü bir yol açılmasını aksi takdirde yürümeyeceklerini ifade ettiklerinde, peygamber ellerini açıp dua edince Allah her gurup için bir yol taksim etti. Denizde on iki yol açıldı ve israiloğulları ilerlemeye başladılar. O esnada peşlerinden yetişen Firavun da atını denize sürdü. Askerler de Firavun’un peşinden denize girdiler. İsrailoğullarının en sonuncusu karaya çıktığında Kızıldeniz’de açılan yollar kapanmaya deniz suları birleşmeye başladı. Dağ gibi yükselen sular kapanmaya başlayınca askerler panik yaşadılar ve suda kaybolmaya başladılar. Firavun’da sulara gömülmüştü. Rivayet olur ki; Firavun suyun içerisinde “Musa ve Harun’un Rab’bine iman ettim” demiş. Kutsal Kitabımız Kur’an’da konu şöyle anlatılıyor. “Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” (Şuara Suresi: 63-68) “Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: “Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.” “Şimdi mi? Halbuki daha önce hep baş kaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın.” (Yunus Suresi: 90-91) Ulemanın çoğuna göre Firavun’un boğulmadan evvel inandığına dair sözlerine, Kur’an’daki “Şimdi mi” sorusu Firavun’un ettiği imanının Allah nazarında kabul olmadığı yönündedir. (En doğrusunu Allah bilir.) *** Bazen hayatımız boyunca yanlış yaptığımız konular olabilir. İnsanlar bilerek isteyerek kasten yanlış yapmamışsa elbette telafisi olur. Ancak geri dönüşü olmayan yollar oldukça tehlike arz etmektedir. Son nefes gelince bazı insanlar isteseler de tövbe edemezler. Söyletmezler adama! Firavun örneğinde olduğu gibi de söylesen de söz para etmez olur bazen de! Rabbim bizleri doğru insanlarla istikametin üzere kıl. Amin. *** Geçen hafta cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meclis açılış konuşmasında, yurt içi ve dışını ilgilendiren önemli konulardan bahsetti. Recep Tayyip Erdoğan, “Meclisimiz, yeni yasama yılında, suçun önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir,” dedi… “Adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz”…. “İsrail saldırganlığı, her fütursuz açıklamayla görüyoruz ki, Türkiye’yi de içine almaktadır”…. “Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak… Bakınız, bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler. Ancak bu süreçte ne uluslararası kuruluşlar ne insan hakları örgütleri ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip, bir ortak tepki göstermedi. Tam 360 gündür, bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir tavır dahi sergilenmedi…” Ve Erdoğan konuşmasına elli senedir Necmettin Erbakan Hoca’nın anlattığı siyonizm felsefesiyle devam etti. *** Sanırım bu sözleri sarf ederken kendisinin de halkı Müslüman olan bir devletin yöneticisi olduğunu hatırlayamadı! BOP Eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konular yeni değil ki! Siz bunları Erbakan Hoca’nın yıllarca anlattığını unutmuş, yeni bir şeymiş gibi söylüyorsunuz. Siyonizmi bütün dünya Necmettin Erbakan Hocamızdan öğrendi. Ve biz! Fas’tan Endonezya’ya kadar coğrafyayı değiştireceğini açıklayan bunun da BOP olduğunu ilan eden ve düğmeye basan zihniyeti unutmadık. ABD’nin kadın ve erkek askerlerinin en az kayıpla ülkelerine dönmeleri için Allah’a dua ettiğinizi de unutmadık! Açılım adı altında teröristlerin devlet töreniyle Kuzey Irak’tan Suriye topraklarına geçmelerini sağladığınızı ardından da neredeyse her gün Mehmetçiğimizin şehit haberlerini unutmadık, unutamıyoruz… Siz hala BOP Eşbaşkanlığı’na devam ediyor musunuz! Bu konuyu netleştirelim mi? BOP Eşbaşkanlığı’ndan istifa ettiniz mi, etmediniz mi? Orta Doğu’da yaşananlardan ve mecliste anlattıklarınızdan sonra, açıkçası O soruyu size de sorarlar diye üzülerek endişe duyuyorum! Şimdi Mi!!! Deyiverirler…  
Ekleme Tarihi: 19 Ekim 2024 - Cumartesi
Hasan KARABULUT

Şimdi Mi!!!

Bir kıssa ile başlayacağım bugün. Hz. Musa Peygamberin zalim Firavun’un elinden kavmini kurtardığı kıssa. Ve Firavun’un ibretlik sonu! Sonra da günümüze geleceğiz hep birlikte. Malum tarih tekerrürden ibaret derler. ***..

 

Bir kıssa ile başlayacağım bugün.

Hz. Musa Peygamberin zalim Firavun’un elinden kavmini kurtardığı kıssa.

Ve Firavun’un ibretlik sonu!

Sonra da günümüze geleceğiz hep birlikte.

Malum tarih tekerrürden ibaret derler.

***

Hz. Musa Mısır’da zulüm altında eziyet gören kavmi, israiloğullarıyla birlikte Firavun’dan kaçmak için gece yarısı topluca yola koyulurlar.

Kısa sürede istihbaratı alan Firavun hızla harekete geçmişti bile.

Gün ağardığında Firavun askerleriyle birlikte Kızıldeniz’e kadar gelen Hz. Musa ve kavmine ulaşmıştı.

Konu kutsal kitabımızda şöyle anlatılıyor.

Musa’ya: ‘Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz’ diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz” (dedi).

Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.

İşte böyle; bunlara İsrailoğulları’nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneş’in doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi: 52-60)

O esnada!

İsrailoğullarından Hz. Musa’ya şöyle seslenenler oldu.

Ey Musa sen bizi tehlikeli bir yola çıkardın. Önümüzde Kızıldeniz arkamızda Firavun ve ordusu var. Nasıl kurtulmayı düşünüyorsun?”

Hz. Musa elindeki asayı denize değdirdi ve deniz yarıldı önden yürümeye başlayan Hz. Musa kavmine peşinden gelmelerini söyledi. İsrailoğulları arasında da husumetler vardı. Her gurup kendilerine özgü bir yol açılmasını aksi takdirde yürümeyeceklerini ifade ettiklerinde, peygamber ellerini açıp dua edince Allah her gurup için bir yol taksim etti. Denizde on iki yol açıldı ve israiloğulları ilerlemeye başladılar. O esnada peşlerinden yetişen Firavun da atını denize sürdü. Askerler de Firavun’un peşinden denize girdiler. İsrailoğullarının en sonuncusu karaya çıktığında Kızıldeniz’de açılan yollar kapanmaya deniz suları birleşmeye başladı. Dağ gibi yükselen sular kapanmaya başlayınca askerler panik yaşadılar ve suda kaybolmaya başladılar. Firavun’da sulara gömülmüştü.

Rivayet olur ki; Firavun suyun içerisinde “Musa ve Harun’un Rab’bine iman ettim” demiş.

Kutsal Kitabımız Kur’an’da konu şöyle anlatılıyor.

Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk.

Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” (Şuara Suresi: 63-68)

Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: “Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.” “Şimdi mi? Halbuki daha önce hep baş kaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın.” (Yunus Suresi: 90-91)

Ulemanın çoğuna göre Firavun’un boğulmadan evvel inandığına dair sözlerine, Kur’an’daki “Şimdi mi” sorusu Firavun’un ettiği imanının Allah nazarında kabul olmadığı yönündedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

***

Bazen hayatımız boyunca yanlış yaptığımız konular olabilir. İnsanlar bilerek isteyerek kasten yanlış yapmamışsa elbette telafisi olur. Ancak geri dönüşü olmayan yollar oldukça tehlike arz etmektedir.

Son nefes gelince bazı insanlar isteseler de tövbe edemezler.

Söyletmezler adama!

Firavun örneğinde olduğu gibi de söylesen de söz para etmez olur bazen de!

Rabbim bizleri doğru insanlarla istikametin üzere kıl.

Amin.

***

Geçen hafta cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meclis açılış konuşmasında, yurt içi ve dışını ilgilendiren önemli konulardan bahsetti.

Recep Tayyip Erdoğan, “Meclisimiz, yeni yasama yılında, suçun önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir,” dedi…

“Adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz”…. “İsrail saldırganlığı, her fütursuz açıklamayla görüyoruz ki, Türkiye’yi de içine almaktadır”…. “Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak… Bakınız, bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler. Ancak bu süreçte ne uluslararası kuruluşlar ne insan hakları örgütleri ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip, bir ortak tepki göstermedi. Tam 360 gündür, bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir tavır dahi sergilenmedi…”

Ve Erdoğan konuşmasına elli senedir Necmettin Erbakan Hoca’nın anlattığı siyonizm felsefesiyle devam etti.

***

Sanırım bu sözleri sarf ederken kendisinin de halkı Müslüman olan bir devletin yöneticisi olduğunu hatırlayamadı!

BOP Eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konular yeni değil ki!

Siz bunları Erbakan Hoca’nın yıllarca anlattığını unutmuş, yeni bir şeymiş gibi söylüyorsunuz.

Siyonizmi bütün dünya Necmettin Erbakan Hocamızdan öğrendi.

Ve biz!

Fas’tan Endonezya’ya kadar coğrafyayı değiştireceğini açıklayan bunun da BOP olduğunu ilan eden ve düğmeye basan zihniyeti unutmadık.

ABD’nin kadın ve erkek askerlerinin en az kayıpla ülkelerine dönmeleri için Allah’a dua ettiğinizi de unutmadık! Açılım adı altında teröristlerin devlet töreniyle Kuzey Irak’tan Suriye topraklarına geçmelerini sağladığınızı ardından da neredeyse her gün Mehmetçiğimizin şehit haberlerini unutmadık, unutamıyoruz…

Siz hala BOP Eşbaşkanlığı’na devam ediyor musunuz!

Bu konuyu netleştirelim mi?

BOP Eşbaşkanlığı’ndan istifa ettiniz mi, etmediniz mi?

Orta Doğu’da yaşananlardan ve mecliste anlattıklarınızdan sonra, açıkçası O soruyu size de sorarlar diye üzülerek endişe duyuyorum!

Şimdi Mi!!! Deyiverirler…

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi