Yusuf KAPLAN
Köşe Yazarı
Yusuf KAPLAN
 

Umutların kavuşması: Ufukların buluşması

Bu hafta boyunca Batman, Ahlat, Tatvan, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır’a bir çıkarma yaptık. GSB’nin düzenlediği Yaz Kampları’na Ahlat’ta bir seminerle katkı verdim. Seminer pürdikkat ve dipdiri dinlendi! MEB bakan danışmanı Süleyman Can kardeşim öncülük etti, çok da güzel bir ev sahipliği yaptı. MTO Siirt’ten Fatih Yıldırım kardeşim, başından itibaren bizimle birlikte oldu, ne de güzel bir kardeş olduğunu göstermiş oldu. Yaz Kampı’nda MEB genel müdürleri Nezir Gül ve Ali Karagöz beylerle de güzel bir sohbet ve gezi programı yaptık. Gezimizin asıl sebebi, iki senedir birbirini uzaktan tanıyan, birbirleriyle uzaktan yazışan, birbirlerini zihnen, manen ve kalben besleyip büyüten iki güzel talebemizi -Kocaeli’den Saime Bayrakdar ile Siirt’ten Nurunnisa Özcan kardeşlerimizi- buluşturmaktı. Tarihî, büyük bir buluşma olacaktı bu. Oldu da hamdolsun. Kütahya’dan Hayrunnisa Karaman ve Saime ile bindik uçağa ve Batman’da aldık soluğu. Ayrıca GSB kampında Saime ile MEB genel müdürü Ali Karagöz hoca’nın münazarası nefis oldu. Saime, film dilinden yola çıkarak bilim felsefesi yapacak nefis bir makale hazırlıyor MTO Aksaray Yaz Kampımıza. Saime, liseyi yeni bitirdi! Hem sinema, hem Alak sûresi, hem de bilim felsefesi arasında entelektüel mekik dokuyan nefis bir yolculuk Saime’nin yaptığı. Nezir Gül ve Ali Karagöz hocalarımız lise talebesi Saime’nin derdini ve derdinin çapını görünce çok sevindiler. Biz de inanılmaz, rüya gibi geçen bir Güneydoğu seferi daha gerçekleştirmiş olduk. Seyahatimizi Hayrunnisa Karaman kardeşimiz kaleme aldı. Nefis bir yazı yazdı. Sizi bu güzel yazıyla başbaşa bırakıyorum. Leziz bir pazar yazısı. Keyifli okumalar.. *** Önce ufku gözler ve bu özlemle bezersin özünü. Özün de seni. Sonra ufka durursun. Ufuk seni ağırlar önce. Sülûka durursun: Ufku ağırlarsın.  Ufku ağırlarsın…  * Medeniyet ufku çizmek ve kardeşlik bağı niyetine Güneydoğu tepelerine duruyoruz. İki ayrı şehriz önce. Saime ve ben. Kocaeli ve Kütahya. İstanbul toparlıyor bizi hocamızla. İstanbul’dur ki, “dünyanın kalbidir” (Y.K) Yol’a duruyoruz bir uçak yolculuğuyla. Yol azığı dergidir: New York Times, The Economist, Can China Remake The World. İnc/eliyoruz: W”A(I)”R.  Ağdır ki sistem onunla örülüyor. Sistem ağ örüyor. * “Varoluşsal durum”… ve hocamız yazısını dokuyor. * Sefer ki, bereketle yürür. Koyu bir ufuk açılımı…  *** İlk durağımız Batman. İlk kelimemiz: ne sıcak! 45 derecede nedir bu adamı il il dolaştıran!? Dert. Dert, adamı diri tutar. Dert adamı, diri tutar. Göğsü topraktır hocanın. Kalemi, patlayan tomurcuğudur. Göğüs topraktır ve insan yetiştirir, hakikat eker, dert, dava eker. Ve hepsi kök salar göğüste, öz’de. Toprak, tohuma eğilir. Yeşertmek çileli bir iştir. Toprak, nefes verince nefes alır.  *** Ve talebe buluşmasına uzanıyoruz. -Tabii öncesinde ev sahipliğiyle ağırlandık. Ben hayatımda böyle lezzetli kebap yemedim!- Fatih Yıldırım abimiz bizi ve yolu omuzladı. Doğu sahipliği/ samimiyetiyle… Külliye atmosferi muazzam… Kubbe daimi dönüşüm içinde. Ve insan içkubbesinde.  *** Gün, diğer güne uzanıyor. Saat 5.30 -Saime, kalk, geç kaldık! -Nasıl? Bi ajanlık yapayım: Hocamız sabah namazı öncesi uyumuyor ve namaz sonrası 3-4 saat dinleniyor. Esprisini de yaptı ama: “İnekler de uyuyor!” İnsanı uyutmayan emanet bilinci onu var ediyor. Ve biz, zaman içinde zaman yaşadık.  *** Bir çay içtik ki burada, hayatımın çayı! Üstüne tanıyacağımı sanmam.  * Ev sahipliğiyle ağırlandık yine. Doğu’nun kök tutkunluğunun izlerini barındırıyor mekân. (Ha bir de, haşlamayla başlar gün.)  * Bir çay sohbeti ön alıyor. Yüzlere bakıyorum, sözlere bakıyorum: Bunca güzel hâle bir mahâl rabtedmek de MTO’nun harcı. Ülke, zihnî/ kalbî işgal altındayken MTO dalga kırıyor ve dalga kuruyor. Çağlıyor. Bir “ruh dokusudur” bu. Bir ruh dokunuşuyla kaynayan..  *** Yol’a varıyoruz yine. Ahlat’a duracağız. Hayret makamındayız dağlara yol boyu. … Ahlat’a varınca nefes alıyoruz önce: Tertemiz ve serîn. Süleyman Can abimiz ve ekibi çalışkan ve bizi göğüsleyen hâlden…Sonra nefes veriyor hocamız külliye’de. Öyle ki, yordu burası hocamızı. … Tatvan’a doğru şimdi… Tatvan talebe buluşması -ki çok güzel bir ekip var burada. Sonra sahil ve geceye şiir.  Burada olan bir de şu, Hoca, talebesine yemeğini eliyle getiriyor: “Size sıcak köfteler getiriyorum…” Gece’ye varınca ateşe halka çiziliyor. Ali Karagöz hocamız sistemden ayrıksı, çok güzel biri. Saime’yi güzel kışkırtıyor. … Ve Ay, suya iniyor. *** Sabaha varınca mana doyumu madde doyumunu baş göz üstüne ediyor. Nezir Gül hocamız bana beni okutuyor. Nasıl güzel.. kendileri, gönülleri yüce, kökleri yüce insanlar. Muhabbetin akışından bir cümle aktarıyorum: “Hocam, siz talebeleri ‘sistematik asi’ yetiştiriyorsunuz galiba?”(A.K)  Bana kalırsa bunun cevabını tevâfukla Hafzullah Çelebi hocamız veriyor tweet ile: “İsyan değil, iskân… Belki yangın mâlum olur!” …  Bi Ahlat gezisine çıkıyoruz. Kapalı türbe, duâya râm oluyor. …  Ve söz söylendi: “iyinin kapısına türbedâr oldu iyi” Yürek dolmuştur tanışlıkla Ve insan giderken yüreğiyle gider.  Siirt… Nurunnisa ile kavuşma…  Biz, göğülle bağlıyız: Kök’te tanış olup Gök’te kavuş olan, Göğ’ün göğül çocukları. Vesselâm…
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2024 - Pazar
Yusuf KAPLAN

Umutların kavuşması: Ufukların buluşması

Bu hafta boyunca Batman, Ahlat, Tatvan, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır’a bir çıkarma yaptık. GSB’nin düzenlediği Yaz Kampları’na Ahlat’ta bir seminerle katkı verdim. Seminer pürdikkat ve dipdiri dinlendi! MEB bakan danışmanı Süleyman Can kardeşim öncülük etti, çok da güzel bir ev sahipliği yaptı. MTO Siirt’ten Fatih Yıldırım kardeşim, başından itibaren bizimle birlikte oldu, ne de güzel bir kardeş olduğunu göstermiş oldu.

Yaz Kampı’nda MEB genel müdürleri Nezir Gül ve Ali Karagöz beylerle de güzel bir sohbet ve gezi programı yaptık.

Gezimizin asıl sebebi, iki senedir birbirini uzaktan tanıyan, birbirleriyle uzaktan yazışan, birbirlerini zihnen, manen ve kalben besleyip büyüten iki güzel talebemizi -Kocaeli’den Saime Bayrakdar ile Siirt’ten Nurunnisa Özcan kardeşlerimizi- buluşturmaktı. Tarihî, büyük bir buluşma olacaktı bu. Oldu da hamdolsun.

Kütahya’dan Hayrunnisa Karaman ve Saime ile bindik uçağa ve Batman’da aldık soluğu.

Ayrıca GSB kampında Saime ile MEB genel müdürü Ali Karagöz hoca’nın münazarası nefis oldu. Saime, film dilinden yola çıkarak bilim felsefesi yapacak nefis bir makale hazırlıyor MTO Aksaray Yaz Kampımıza. Saime, liseyi yeni bitirdi! Hem sinema, hem Alak sûresi, hem de bilim felsefesi arasında entelektüel mekik dokuyan nefis bir yolculuk Saime’nin yaptığı. Nezir Gül ve Ali Karagöz hocalarımız lise talebesi Saime’nin derdini ve derdinin çapını görünce çok sevindiler.

Biz de inanılmaz, rüya gibi geçen bir Güneydoğu seferi daha gerçekleştirmiş olduk. Seyahatimizi Hayrunnisa Karaman kardeşimiz kaleme aldı. Nefis bir yazı yazdı. Sizi bu güzel yazıyla başbaşa bırakıyorum. Leziz bir pazar yazısı. Keyifli okumalar..

***

Önce ufku gözler ve bu özlemle bezersin özünü. Özün de seni.

Sonra ufka durursun. Ufuk seni ağırlar önce. Sülûka durursun: Ufku ağırlarsın. 

Ufku ağırlarsın… 

*

Medeniyet ufku çizmek ve kardeşlik bağı niyetine Güneydoğu tepelerine duruyoruz.

İki ayrı şehriz önce. Saime ve ben. Kocaeli ve Kütahya. İstanbul toparlıyor bizi hocamızla. İstanbul’dur ki, “dünyanın kalbidir” (Y.K) Yol’a duruyoruz bir uçak yolculuğuyla. Yol azığı dergidir: New York Times, The Economist, Can China Remake The World.

İnc/eliyoruz: W”A(I)”R. 

Ağdır ki sistem onunla örülüyor. Sistem ağ örüyor.

*

“Varoluşsal durum”…

ve hocamız yazısını dokuyor.

*

Sefer ki, bereketle yürür. Koyu bir ufuk açılımı… 

***

İlk durağımız Batman. İlk kelimemiz: ne sıcak!

45 derecede nedir bu adamı il il dolaştıran!?

Dert.

Dert, adamı diri tutar.

Dert adamı, diri tutar.

Göğsü topraktır hocanın. Kalemi, patlayan tomurcuğudur.

Göğüs topraktır ve insan yetiştirir, hakikat eker, dert, dava eker.

Ve hepsi kök salar göğüste, öz’de.

Toprak, tohuma eğilir. Yeşertmek çileli bir iştir.

Toprak, nefes verince nefes alır. 

***

Ve talebe buluşmasına uzanıyoruz. -Tabii öncesinde ev sahipliğiyle ağırlandık. Ben hayatımda böyle lezzetli kebap yemedim!-

Fatih Yıldırım abimiz bizi ve yolu omuzladı. Doğu sahipliği/ samimiyetiyle…

Külliye atmosferi muazzam…

Kubbe daimi dönüşüm içinde. Ve insan içkubbesinde. 

***

Gün, diğer güne uzanıyor.

Saat 5.30

-Saime, kalk, geç kaldık!

-Nasıl?

Bi ajanlık yapayım: Hocamız sabah namazı öncesi uyumuyor ve namaz sonrası 3-4 saat dinleniyor. Esprisini de yaptı ama: “İnekler de uyuyor!”

İnsanı uyutmayan emanet bilinci onu var ediyor.

Ve biz, zaman içinde zaman yaşadık. 

***

Bir çay içtik ki burada, hayatımın çayı! Üstüne tanıyacağımı sanmam. 

*

Ev sahipliğiyle ağırlandık yine. Doğu’nun kök tutkunluğunun izlerini barındırıyor mekân. (Ha bir de, haşlamayla başlar gün.) 

*

Bir çay sohbeti ön alıyor. Yüzlere bakıyorum, sözlere bakıyorum: Bunca güzel hâle bir mahâl rabtedmek de MTO’nun harcı. Ülke, zihnî/ kalbî işgal altındayken MTO dalga kırıyor ve dalga kuruyor. Çağlıyor.

Bir “ruh dokusudur” bu. Bir ruh dokunuşuyla kaynayan.. 

***

Yol’a varıyoruz yine. Ahlat’a duracağız. Hayret makamındayız dağlara yol boyu.

Ahlat’a varınca nefes alıyoruz önce: Tertemiz ve serîn. Süleyman Can abimiz ve ekibi çalışkan ve bizi göğüsleyen hâlden…Sonra nefes veriyor hocamız külliye’de. Öyle ki, yordu burası hocamızı.

Tatvan’a doğru şimdi…

Tatvan talebe buluşması -ki çok güzel bir ekip var burada. Sonra sahil ve geceye şiir. 

Burada olan bir de şu, Hoca, talebesine yemeğini eliyle getiriyor: “Size sıcak köfteler getiriyorum…”

Gece’ye varınca ateşe halka çiziliyor. Ali Karagöz hocamız sistemden ayrıksı, çok güzel biri. Saime’yi güzel kışkırtıyor.

Ve Ay, suya iniyor.

***

Sabaha varınca mana doyumu madde doyumunu baş göz üstüne ediyor. Nezir Gül hocamız bana beni okutuyor. Nasıl güzel.. kendileri, gönülleri yüce, kökleri yüce insanlar.

Muhabbetin akışından bir cümle aktarıyorum: “Hocam, siz talebeleri ‘sistematik asi’ yetiştiriyorsunuz galiba?”(A.K) 

Bana kalırsa bunun cevabını tevâfukla Hafzullah Çelebi hocamız veriyor tweet ile: “İsyan değil, iskân… Belki yangın mâlum olur!”

… 

Bi Ahlat gezisine çıkıyoruz.

Kapalı türbe, duâya râm oluyor.

… 

Ve söz söylendi: “iyinin kapısına türbedâr oldu iyi”

Yürek dolmuştur tanışlıkla

Ve insan giderken yüreğiyle gider. 

Siirt…

Nurunnisa ile kavuşma… 

Biz, göğülle bağlıyız: Kök’te tanış olup Gök’te kavuş olan, Göğ’ün göğül çocukları.

Vesselâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi