CHP’de işler çok fena karışmışa benziyor. Kaset kumpasıyla 2010’da FETÖ tarafından dizayn edilen Cumhuriyet Halk Partisi, kimlik bunalımından terör iltisakına, ideolojik sapmadan ilkesizliğe, her türlü savrulmanın yaşandığı siyasi merkez haline geldi.
7. Genel Başkan Kemal Kılıçdar-oğlu’nun “Ne olursan ol, Erdoğan düşmanıysan gel bizimle ol” anlayışı partiyi her türlü operasyona açık hale getirdi. Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı bir süre CHP’de iş gördü. 2023 Mayıs’ında Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. Kılıçdaroğlu beklenenden fazla oy aldı.
2019 ve 2024 yerel seçimlerinde de CHP bu politikanın karşılığını aldı. Ancak doping kullanmanın eninde sonunda olumsuz etkileri ortaya çıkıyor. 2023 Mayıs’ında, ikinci turda, herkese mavi boncuk dağıtarak seçimi kazanacağını hayal eden Kılıçdaroğlu, hüsrana uğrayınca parti içi muhalefet başladı.
2019’da seçildiği günden itibaren gözünü Cumhurbaşkanlığı adaylığına çeviren Ekrem İmamoğlu, kendisini aday göstermeyen Kılıçdaroğlu’nun altını oymaya başladı. Önce il kongrelerinde İBB’nin imkânlarını kullanarak delegeleri etkiledi. Ardından da “Zoom cuntası” oluşturarak kurultay için çalışmalara başladı.
Görünürde öteden beri Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alan (Özgür Özel dâhil) bazı isimler, Zoom toplantılarında İmamoğlu’nun müdavimi oldu. Kurultaya günler kala Özgür Özel, Zoomcuların adayı olarak ilan edildi.
Kemal Bey, kurultayda sandıklar açılana kadar durumun ciddiyetinin farkında değildi. Kemal Bey, Özgür Özel’i hafife almaştı. Ya arkasındaki Zoomcuları bilmiyordu ya da onları da ciddiye almamıştı. Oysa il kongrelerindeki delege operasyonunu görebilseydi, benzerinin kurultay günü de yaşanabileceğini ön görmüş olurdu. Neticede kumpasla geldi, geldiği gibi de gitti.
Özgür Özel’i seçtirenler onu istedikleri gibi yönetebileceklerini sandılar. Oysa Özel, uzun süre milletvekilliği ve grup başkanvekilliği yapmıştı. Siyaseti epey öğrenmişti. Hele hele Zoomcuların başı İmamoğlu’ndan daha iyi biliyordu siyaseti; özellikle de CHP’nin dengelerini çok daha iyi tanıyordu.
Özgür Özel, politik hamleler yaptıkça alanı daraltılmaya başlandı. Bir taraftan CHP Genel Başkanlığı’nı kaybettiği için hırs küpüne dönen Kılıçdaroğlu, diğer yandan Özel’in politik manevralarından huylanan İmamoğlu.
İşlerin karmaşık hale geldiği bir esnada, Esenyurt’un özde DEM’li sözde CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer, PKK ile iltisakı nedeniyle gözaltına alındı ve yerine kayyum atandı. İmamoğlu, önce buradan bir mağduriyet oluşturup çıkış yapmak istedi. Ancak işler sarpa sardı, hem partide işler karıştı hem de iddialar derinleştikçe işin ucu kendisine dokunmaya başladı.
Parti içinden sesler yükseldi. Özgür Özel’e yönelik ağır eleştiriler geldi. Kent uzlaşısının fikir babası Ekrem İmamoğlu da bu eleştirilerden nasibini almaya başladı. “PKK ile iltisak CHP’ye de bulaşır mı” soruları yüksek sesle dillendirilirken, endişelerin de seviyesi yükseldi.
PKK yöneticileri kayyum uygulamasının İBB’ye de uzanacağını söylüyor. Aynı endişe CHP’de de var. Bilip korktukları bir şey mi var yoksa siyasi mağduriyet peşindeler mi zaman gösterecek.
Tam bu kaos ortamında İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel’e karşı birlikte hareket ettiği kulisleri dillendirilmeye başlandı. İmamoğlu’na yakın, yakından da öte Gökhan Günaydın’ın dili sürçtü, fondaş kanalda “Ben CHP’nin genel başkanıyım” dedi.
Yüz yüze görüşmelerin yapılmadığına ilişkin değerlendirmeler var. Acaba farklı bir uygulama üzerinden yine toplantılar mı gerçekleştiriliyor?.. Bu kez Zoom yerine Skype uygulaması mı kullanılıyor?