Fetullahçı Terör Örgütü, eğitim temelli bir organizasyondur. Bu örgüt devlete eğitim yoluyla sızdı. FETÖ, yüksek ihtimal 1820’lerde Osmanlı topraklarına gelen Amerika Yabancı Misyon Temsilcileri Birliği’nin (AMERİKAN BOARD) uzantısı.
AMERİKAN BOARD ve diğer misyoner teşkilatları, Osmanlı topraklarında binlerce okul açmıştı. Bu okullar Lozan görüşmelerinde de karşımıza çıktı. Lozan’da tam kapatma kararı alınamadıysa da Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kısmen kontrol altına alındı. Bugün ülkemizde o kapsamda 12 yabancı okul faaliyet göstermektedir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gereklerini yerine getiremeyen onlarca yabancı okul süreç içinde kapanırken, misyoner faaliyetlerini yürütmek isteyen yapılar, farklı yöntemlere başvurdu. Fetullahçı Terör Örgütü’nün eğitim yapılanması her yönüyle AMERİKAN BOARD’un kopyası. Bu misyoner teşkilatının Osmanlı topraklarında faaliyet gösterdiği dönemde, yabancı misyonerlerin yanı sıra ‘Yerli Yardımcılar’ adı altında Osmanlı vatandaşı çokça mensubu vardı. Geçmişteki ‘Yerli Yardımcı’ kavramı FETÖ’nün faaliyetleriyle birebir örtüşüyor.
Fetullahçı Terör Örgütü, 1970’lerin ortalarından itibaren eğitim işlerini hızlandırdı. Devletin kılcal damarlarına sızmak için ihtiyaç duyulan insan kaynaklarına yönelik öğrencileri yönlendirmeye başladı. Özellikle TSK, hâkim-savcı ve polis kadrolarına öncelikle ağırlık verildi. Zamanla ‘soru çalma’ veya ‘hazırlama’ aşamasına gelindi.
Örgüte mensup öğretmenler eliyle henüz ilkokul çağında zeki öğrencilere kanca atıldı. Devşirilebilenler kendi kurslarına yönlendirildi. Burada daha çocuk yaşta öğrencilere kod adı verildi. Öğrenciler askeri lise, polis koleji ve diğer okullara göre tasnif edildi. 12 Eylül darbesinden sonra işler tam da onların istediği gibi gitmeye başladı.
90’larda zirveye ulaştılar. Yetiştirdikleri elemanlar devlet kadrolarında yükseldikçe işler, istedikleri gibi gitmeye başladı. Şeytanlıklarına şeytanlık eklemeye başladılar. Takiyede de zirve yaptılar. Ultra Kemalist görünümlü özel okul ve dershaneler açtılar.
Karanlık dehlizlerde eğittikleri çocuklara yurt dışında okul okumuş gibi diplomalar sağladılar. 15 Temmuz’dan sonra yapılan incelemede 2000-2007 yılları arasında askeri liselere giren öğrenciler içinde 1500’den fazla teğmenin, ortaokulun bir bölümünü veya tamamını yurt dışında okudukları tespit edildi. 15 Temmuz’dan sonra kapatılan askeri liselerdeki öğrenciler normal liselere yerleştirilirken, çok daha çarpıcı sonuca rastlandı.
4 bin öğrencinin ortaokul puanlarına bakıldığında, bunlardan bininin ortaokulun bir bölümünü veya tamamını yurt dışında okuduğu tespit edildi. Ancak hâlâ bu kadar öğrencinin yurt dışında ortaokulu niçin ve nasıl okuduğuna ilişkin bir durum ortaya konmadı. Bu durum 15 Temmuz nedeniyle TSK’da tespit edildi. Benzer şekilde başka okullara gidenlerin sayısına ilişkin hiçbir bilgi yok. FETÖ’nün karanlık dehlizlerinde eğitilip, yurt dışından diploma alıp, başka başka kurumlarda kaç kriptonun yer aldığını kimse bilmiyor.
Ankara’daki Anafartalar Koleji herkesin malumu. Bu kolej, 15 Temmuz gecesi sahibi Akıncı Üssü’nde yakalanana kadar Türkiye’nin en ultra Kemalist kolejiydi. Kolejin sahibi Hakan Çiçek, kuvvet imamıydı. O gece kendisine bağlı askerlerle darbeyi yönetiyordu. O kolejden kimler mezun oldu, şu an nerelerdeler?.. O kolej gibi kaç kolej var. Hâlâ faaliyet gösteren kripto kolejler var mı?.. Bunları da bilmiyoruz.
Dün yazı işleri toplantısında okunan bir haber üzerine bu yazıyı kaleme aldım. Anadolu Ajansı mahreçli haberde şu ifadeler yer alıyordu: “FETÖ’nün Kocaeli’deki sözde ‘ilk, ortaokul ve lise mesulü’ olan Mehmet Avcı yakalandı. Evlerde sohbet vererek örgüt üyelerini polis ve askeri okul sınavlarına hazırlayan, öğretmenlikten ihraç edilen söz konusu hükümlünün, dijital materyallerine el konuldu.”
“Yetiştirdiği öğrencilerin durumuna ilişkin bilgi var mı?” diye sordum. Maalesef o konuda bilgi yokmuş. Birkaç yıldır FETÖ’nün yeniden yapılanmasına ilişkin yüzlerce operasyonları haberleştirdik. Ne yazık ki bu yeniden yapılanmayla ilgili nasıl sonuçlar ortaya çıktığına ilişkin net bir malumatımız yok.
Haberden de anlaşılacağı üzere FETÖ’nün yine önceliği asker ve polis eğitim merkezleri. İster istemez şunu sormak durumundayız: Son zamanlarda ‘Harp Okulları’nda Atatürkçü maske takarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan genç teğmenler FETÖ’nün şakirtleri olabilir mi?