Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Aileyi kurtarmak!..

Son vakitlerde sık sık boşanmanın eşiğine gelme, boşanma haberleri alıyoruz etrafımızdan; uzak, yakın çevremizden. İlk beş yıl, özellikle de ilk iki yıl çok kritik. Evliliğin ilk yılları çok zor atlatılıyor ya da atlatılamıyor! TÜİK verileri son derece hazin; sık sık dikkat çektiğimiz rakamlar, gençlerin evlenmekten uzak durduklarını, uzak durmasalar bile evlenemediklerini gösteriyor… Ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 29’u, kızlarda ise 26’yı buldu. Otuz yaşında evlenen biri, çocuğu askerlik çağına geldiğinde 50’yi, evlendiğinde ise 60’ı aşacak. Sonra artık kaç torunu olursa ve torun sevme bahtiyarlığını ne kadar tadabilirse. Evlenmeler gecikiyor, geciktiriliyor. Boşanmalar artıyor. 2001’de yılda 91 bin çift boşanmış, 2023’de 172 bine çıkmış bu rakam. Boşanma rakamlarına, süren davaları da eklemek lâzım. Çiftler kağıt üzerinde evli gözüküyor ama ayrı yaşıyor. Fiilen boşanmış. Birçok boşanma çekişmeli oluyor, süreç epeyce vakit alıyor malûm. Boşananlara, boşanmaya çalışanları ekleyin; tam bir felâket tablosu. Üzülürüm üzülürüm çocuklara üzülürüm. Boşanmalardan etkilenen çocuk sayısı 2023 yılında, 171 bini aşmış… Tabii… Tekrar altını çizelim: Nice çift boşanma aşamasında, yani onların çocukları da ya anneden ya da babadan ayrı yaşıyor. Yüzbinlerce “boşanma mağduru” çocuk!.. Yazık değil mi, onlara! Diyeceksiniz ki, “Hır gür içinde yaşasalardı büsbütün yazık olacaktı!” Büsbütün müsbütün. Yazık işte! Ben sekiz yaşındayken, Validem ile Rahmetli Babam’ın boşanmak için avukata gittiklerini dün gibi hatırlarım. O sıralarda boşanmak çok yadırganan bir durumdu, akrabalar bu işi kabullenmekte zorlanmıştı. Yuvayı kurtarmak için araya girenler, sonuç alamayınca boşanmışlardı. Bu aşamadan sonra ne zorluklar çektiğimi bir Allah bilir, biraz da ben bilirim. Önümüzdeki Pazar, “Anneler Günü” kutlanacak ya… Bir de “Babalar Günü” var; ben her iki günde de kahrederdim çocukken. Annesiyle babasıyla birlikte olan çocuklara gıpta ederdim. Anneli babalı arkadaşlar da, eksikliğimi yüzüme vururlardı hep; o yaşlarda çok keskin oluyor küçük diller. Bizimkiler, boşanmanın evlâdın kalbinde ne büyük yaralar açacağını hesap edemezlerdi elbette, etseler de başka türlü yapamazlardı. Zira, etraf onlara “en kolay yolu” gösteriyordu. “Sıktı mı canını sıktı mı?” diye bir şarkı da vardı, galiba. İşte öyle bir şey. X Rabbim yardım etti, o yalnızlığımda “onun bunun oyuncağı” olmadım. Gökyüzündeki yıldızlar gibi, yeryüzünde yalnız gezen çocuğu, genci kötü yollara düşürmek isteyen ne kadar çok “şer odağı” vardır, değil mi? Dedim ya, Rabbim korudu. Faizci kapitalist düzen, ne kadar çok boşanma olursa, ne kadar çok kavga, çatışma olursa o kadar çok kazanır. Kendimi bildim bileli takip ettiğim medyanın telkini, çareyi ya da teselliyi “kadehlerde” aramaktır. Bu telkini güçlendirecek “acılı” şarkılarımız da hazırda beklemektedir. “Yerli” denilen birçok dizide de, dertlenenlere “sigara-alkol-damardan şarkı” üçlüsü telkin ve tavsiye edilir. x Yukarıda bir yerlerde, boşanmaların ilk beş yılda yoğunlaştığına işaret etmiştim. TÜİK verilerine göre, 2023’teki boşanmaların üçte birinden fazlası ilk beş yılda meydana gelmiş. Beş yılı atlatınca, boşanmalar azalıyor. İnsanlar birbirlerine alışıyor demek ki, ya da çocuklar aradaki bağı kuvvetlendiriyor… Evlilikte 15 yılı devirebilirsen, boşanma ihtimalini iyice düşürmüş oluyorsun. Ha gayret! X Mesele, nesiller meselesi… Çocuklar… Anne-baba şefkatinden, ilgisinden, onların verdiği güven hissinden mahrum kalmış çocuklar, hayatlarının her aşamasında sıkıntı çekiyorlar. Bir yerleri kırık oluyor. Daha endişeli, gergin, sıkıntılı, gamlı… Bir de “güvenmekte” binbir zorluk çeken ruh hallerinde. O çocuklara ilgi göstermek gerek, eksikliği mümkün olduğunca hissettirmemek gerek. Ne var ki, etrafta ilerlemiş yaşlardaki bekârlar ya da boşanmışlar var… Kim kime ilgi, şefkat gösterecek? Kendisi himmete muhtaç bir dede, Nerde kaldı gayriye himmet ede! X Bu durumdan nasıl kurtulacağız; aileyi nasıl kurtaracağız… Böyle devam edip giderse, memleketin hali ne olacak? Kafaya takan da pek yok gibi, iyi mi!  
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2024 - Perşembe
Serdar ARSEVEN

Aileyi kurtarmak!..

Son vakitlerde sık sık boşanmanın eşiğine gelme, boşanma haberleri alıyoruz etrafımızdan; uzak, yakın çevremizden.

İlk beş yıl, özellikle de ilk iki yıl çok kritik.

Evliliğin ilk yılları çok zor atlatılıyor ya da atlatılamıyor!

TÜİK verileri son derece hazin; sık sık dikkat çektiğimiz rakamlar, gençlerin evlenmekten uzak durduklarını, uzak durmasalar bile evlenemediklerini gösteriyor…

Ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 29’u, kızlarda ise 26’yı buldu.

Otuz yaşında evlenen biri, çocuğu askerlik çağına geldiğinde 50’yi, evlendiğinde ise 60’ı aşacak.

Sonra artık kaç torunu olursa ve torun sevme bahtiyarlığını ne kadar tadabilirse.

Evlenmeler gecikiyor, geciktiriliyor.

Boşanmalar artıyor.

2001’de yılda 91 bin çift boşanmış, 2023’de 172 bine çıkmış bu rakam.

Boşanma rakamlarına, süren davaları da eklemek lâzım.

Çiftler kağıt üzerinde evli gözüküyor ama ayrı yaşıyor.

Fiilen boşanmış.

Birçok boşanma çekişmeli oluyor, süreç epeyce vakit alıyor malûm.

Boşananlara, boşanmaya çalışanları ekleyin; tam bir felâket tablosu.

Üzülürüm üzülürüm çocuklara üzülürüm.

Boşanmalardan etkilenen çocuk sayısı 2023 yılında, 171 bini aşmış…

Tabii…

Tekrar altını çizelim:

Nice çift boşanma aşamasında, yani onların çocukları da ya anneden ya da babadan ayrı yaşıyor.

Yüzbinlerce “boşanma mağduru” çocuk!..

Yazık değil mi, onlara!

Diyeceksiniz ki, “Hır gür içinde yaşasalardı büsbütün yazık olacaktı!”

Büsbütün müsbütün.

Yazık işte!

Ben sekiz yaşındayken, Validem ile Rahmetli Babam’ın boşanmak için avukata gittiklerini dün gibi hatırlarım.

O sıralarda boşanmak çok yadırganan bir durumdu, akrabalar bu işi kabullenmekte zorlanmıştı.

Yuvayı kurtarmak için araya girenler, sonuç alamayınca boşanmışlardı.

Bu aşamadan sonra ne zorluklar çektiğimi bir Allah bilir, biraz da ben bilirim.

Önümüzdeki Pazar, “Anneler Günü” kutlanacak ya…

Bir de “Babalar Günü” var; ben her iki günde de kahrederdim çocukken.

Annesiyle babasıyla birlikte olan çocuklara gıpta ederdim.

Anneli babalı arkadaşlar da, eksikliğimi yüzüme vururlardı hep; o yaşlarda çok keskin oluyor küçük diller.

Bizimkiler, boşanmanın evlâdın kalbinde ne büyük yaralar açacağını hesap edemezlerdi elbette, etseler de başka türlü yapamazlardı.

Zira, etraf onlara “en kolay yolu” gösteriyordu.

“Sıktı mı canını sıktı mı?” diye bir şarkı da vardı, galiba.

İşte öyle bir şey.

X

Rabbim yardım etti, o yalnızlığımda “onun bunun oyuncağı” olmadım.

Gökyüzündeki yıldızlar gibi, yeryüzünde yalnız gezen çocuğu, genci kötü yollara düşürmek isteyen ne kadar çok “şer odağı” vardır, değil mi?

Dedim ya, Rabbim korudu.

Faizci kapitalist düzen, ne kadar çok boşanma olursa, ne kadar çok kavga, çatışma olursa o kadar çok kazanır.

Kendimi bildim bileli takip ettiğim medyanın telkini, çareyi ya da teselliyi “kadehlerde” aramaktır.

Bu telkini güçlendirecek “acılı” şarkılarımız da hazırda beklemektedir.

“Yerli” denilen birçok dizide de, dertlenenlere “sigara-alkol-damardan şarkı” üçlüsü telkin ve tavsiye edilir.

x

Yukarıda bir yerlerde, boşanmaların ilk beş yılda yoğunlaştığına işaret etmiştim.

TÜİK verilerine göre, 2023’teki boşanmaların üçte birinden fazlası ilk beş yılda meydana gelmiş.

Beş yılı atlatınca, boşanmalar azalıyor.

İnsanlar birbirlerine alışıyor demek ki, ya da çocuklar aradaki bağı kuvvetlendiriyor…

Evlilikte 15 yılı devirebilirsen, boşanma ihtimalini iyice düşürmüş oluyorsun.

Ha gayret!

X

Mesele, nesiller meselesi…

Çocuklar…

Anne-baba şefkatinden, ilgisinden, onların verdiği güven hissinden mahrum kalmış çocuklar, hayatlarının her aşamasında sıkıntı çekiyorlar.

Bir yerleri kırık oluyor.

Daha endişeli, gergin, sıkıntılı, gamlı…

Bir de “güvenmekte” binbir zorluk çeken ruh hallerinde.

O çocuklara ilgi göstermek gerek, eksikliği mümkün olduğunca hissettirmemek gerek.

Ne var ki, etrafta ilerlemiş yaşlardaki bekârlar ya da boşanmışlar var…

Kim kime ilgi, şefkat gösterecek?

Kendisi himmete muhtaç bir dede,

Nerde kaldı gayriye himmet ede!

X

Bu durumdan nasıl kurtulacağız; aileyi nasıl kurtaracağız…

Böyle devam edip giderse, memleketin hali ne olacak?

Kafaya takan da pek yok gibi, iyi mi!

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi