Dünya bir imtihan alanı. Tek gerçek var o da ölüm. Ayetle sabit her canlı ölümü tadacak. İnsan biraz düşününce ya da bir yakınını kaybedince dünyanın ne kadar boş olduğunu daha iyi anlayabiliyor.
İnsan, bir akrabası ya da bir yakınını kaybetmeyince ölümü yakınında hissetmiyor. Ne zaman bir yakını, bir sevdiği ölürse ölümün insana şah damarından daha yakın olduğunu hatırlıyor.
İnsan kendisinden sonra sanki hayat duracakmış gibi hissediyor fakat öyle olmuyor işte, hayat bir şekilde devam ediyor. İnsan geçmişi unutan bir varlık. Öyle olmasa bu acılar ile yaşanabilir mi? Ya da insan unutmasa bile acılar ile yaşamaya bir şekilde alışıyor çünkü hayat devam ediyor.
Geçen hafta Seyfettin Arslan Abimizi kaybettik. Seyfettin Abimizi 2000 yılında siyasete girdiğimde tanımıştım. İnsanın aynı siyasi hareket içinde bile olsa bazılarına içi ısınmaz. Bazılarına ise içi çabucak ısınır. Seyfettin Arslan Abi de içimiz çabuk ısınan insanlardan birisiydi.
Rahmetli ile her konuda sohbetlerimiz olurdu. O benim sağlığımı çok önemser sürekli kilo vermem konusunda bana uyarılarda bulunurdu. Hacamatı ilk defa onun zorlaması ile yaptırmıştım. O, yemesine, içmesine ve yaşantısına çok dikkat ederdi. Beni de “Bu can bize emanet, ona gerekli itinayı göstermezsek öbür tarafta hesabını nasıl veririz?” diye sorar uyarırdı.
Yıllar önce bir yerel seçimde siyaseten ayrı düştüğümüzde ona “Neden?” diye sormuştum. O da “Bir gence iş bulabilmek, daha çok insana yardımcı olabilmek için. Daha fazla insana faydamız olsun diye.” demişti. Onu sevdiğim ve saydığım için bir şey dememiştim fakat aynı tavrı sergileyen birçok tanıdığın kalbini kırmıştım çünkü o zamanlar bunu anlamıyordum. Ki söylediği gibi bir çok insana faydasının dokunduğuna da şahit olduk.
Rahmetli Erbakan Hocamı son ziyaretimizde çok soru sorulmuştu. Hocam en son olarak bir şey söyledi o zaman Seyfettin Arslan Abi ve onun gibileri anlamıştım. Rahmetli Hocam, “Bizim derdimiz dinimiz. Dinimiz de insanlara faydalı olmayı emrediyor. Ömür kısa, sizde gidin insanlara faydalı olun.” demişti.
Dünyanın bir düzeni var, birileri ölüyor birileri doğuyor. Dünya var olduğu sürece bu böyle gidecekmiş. Bize düşen insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamak, bizden istenen hesabını verebileceğimiz işler yapmak ve olabildiğince insanlara faydalı olup imtihanı verebilmek.
Bizlerden istenenlerin başında Allah’ın yarattığı bütün canlılara merhamet etmek ve onları gözetmek geliyor. İmtihan dünyası dediğimiz bu aleme kalıcı bir eser bırakmak ya da insanlara faydalı olacak hayırlı evlatlar yetiştirebilmek de bunlardan birisi.
Ve tabii ki gönül kırmadan, arkasından iyi konuşulan bir insan olarak bu dünyadan göçmek de çok önemli. İnşallah iyi anılan ve Allah’ın rızasını kazanabilenlerden oluruz.