Siyonist zihniyet hedeflerine ulaşmak için önüne geleni ve gelme ihtimali olanı acımadan öldürüyor. Çocuk, hasta, yaşlı demeden herkesi öldürdüğü yetmiyormuş gibibir de bunu herkesin sükûnet ile karşılamasını bekliyor.
Ülkemizde köşe başlarını tutmuş bazı zihni işgal edilmiş kişiliksiz kişiler, Siyonist zihniyete karşı verilen tepkileri anlamadığını ima ediyor. Bizde masum çocuklara kıyılmasına tepki göstermeyenleri anlamakta güçlük çekiyoruz.
Ne olacak yani Filistinliler ölürken sessiz mi kalacaklar? Çocukları öldürülürken, yaşadıkları alanlar yıkılırken ve tarihte görülmemiş bir soykırıma maruz kalırlarken susup rıza mı gösterecekler? Tabii ki güçleri yettiğince karşılık vermek için mücadele edecekler.
Evet Gazze ve Filistinliler dışında bütün bölge ülkeleri adeta kafalarını kuma gömmüş “Bize bir şey olmaz.” diye düşünüyor ve fakat Gazze düşünce sıranın Lübnan’a geldiği gibi Lübnan düşünce de bir gün sıra Fırat’ave Nil nehrine gelecektir.
Filistinliler dışında bunun farkında olan ya da bu işgale karşı duran kimseler yok gibi. Sanki herkes celladına aşık olmuş gibi suspus ya da başka bir deyişle kayda değer bir karşılık verilemiyor.
Filistinli kahramanlar davaları uğruna birer birer şehit oluyor. Filistin’in son şehidi Yahya Sinvar, “Diken ve Karanfil” kitabında “Kaybedecek neyimiz var? Sahip olduğumuz tek şey prangalarımız ve şu barınaklarımızdır. Neden korkacakmışız? Allah’a yemin ederim, izzet ve şerefle geçmiş bir dakikalık hayat, işgal askerlerinin postallarının altındaki bin senelik hayattan daha iyidir.”diyor.
Geçen gün sosyal medyada küçük bir kız çocuğunun video kaydı düştü önüme. Küçük kız, “Biz, ölçü ve rakamlardan ibaret değiliz. Biz, kefenlenip cenaze namazı kılınıp defnedilmesi gereken birer kadavrayız. Biz, müjdeleyici hayalleriz. Biz, harabeye dönen evleriz. Biz, yaprakları yaz aylarında dökülen sonbahar, çiçekleri hiç açmayan ilkbaharız. Biz, yağmurun yağmadığı kışız. Biz, sesi yeryüzünden değil gökyüzünden duyulan insanlarız. Biz, bu yıkımların ortasında barışız. Biz, halay, mutluluk, kefiyeyiz. Biz, insanları rahatsız eden haberleriz. Biz, duygusunu kaybetmiş bir dünyanın duygularıyız. Biz, yolu Kudüs’e çıkan bir milletiz. Biz, tek başımıza Muhammed’in ümmetiyiz. Zaten bir yıldır tek başımıza değil miyiz?” diyor.
Evet bu küçük kız her şeyi özetlemiş. Filistin’de yaşamak için mücadele edenlerin dışında bu davayı hak gören ve omuz veren kim var ki? Bizler var mıyız? Var isek neredeyiz? Var isek ne yapıyoruz? Maalesef yokuz. Maalesef hiçbir şey yapamıyoruz. Bir gün Allah’ın nurunu tamamlamasını hayal etmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Ülkemizde istisna insanlar ve kuruluşlar tabii ki var onlara haksızlık etmeyelim fakat istisnalar kaideyi bozmaz bunu da biliyoruz ve maalesef bu duruma tepki gösterebilen bir avuç insan bile aynı ortamda ve birlikte tepki gösteremiyor. Yani bir avuç duyarlı insan ama maalesef onlarda bölük pörçük.