MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi 1999 seçimlerinden beri uzaktan da olsa takip ederim. Sayın Bahçeli o gün bugün ülkemizde gündemi belirleyen ve siyasete yön verenlerin başında gelmektedir.
Benim siyasetle tanışmam geç oldu veben,kendimi bildim bileli MilliGörüşçü olarak tanımlıyorum. Meseleleri aklım erdiğince o gözle değerlendirmeye gayret ediyor fakat mümkün mertebe her fikri dinlemeye ve anlamayaçalışıyorum.
Rahmetli Erbakan Hocamın “Kendisini Saadet Partisi dışında MilliGörüşçü sayan palyaçodur.” sözünü unutmuş değilim fakat Rahmetli Hocamın bu sözlerisiviller için değil siyasi kimliği olanlar için söylediğini düşünüyorum.
Biz siviliz ve siyasi bir kimliğimiz yok fakat siyasi bir kimliğimiz olmasa bile kendimizi milli bir bakış açısı sahibi, ayakları ve aklı bu topraklarda olan, bu toprakların insanının derdini dert edinen ve kadim değerleri özümsemiş bir insan olarak tanımlıyoruz.
Hem kitaplarımızda, hem köşe yazılarımızda hem de katıldığımız programlarda bölge ülkeleri üzerine oyunlar oynandığını ve hiçbir ülkeye, ülke yönetiminde kendi iradesini kullanma hakkı tanınmadığını düşündüğümüzü söylüyoruz.
Evet Sayın Bahçeli’nin 1999 Seçimleri sonrası Fazilet Partisi ve Doğru Yol Partisinin “Hükümeti sen kur size koşulsuz destek olalım.” teklifini yani “Ülkeyi sen yönet!” teklifini reddedip Anasol-M hükümetinde yönetilen olmayı kabul edişini unutmuş değiliz.
Daha sonra Anasol-MHükümetini neden ve nasıl seçime götürüp tarihin derinliklerine bıraktığını da biliyoruz. Devamında izlediği siyasi politikaları da yakından takip ettik.
Biz, Sayın Bahçeli’nin 15 Temmuz Darbe Girişiminde hükümete destek verişini birileri gibi eleştirmedik çünkü Sayın Bahçeli için devletin bekası siyasi çekişmeden daha önemlidir. Devlet olmazsa çekişecek bir şey kalmaz yaklaşımını doğru bulanlardanız.
Sayın Bahçeli’nin,Cumhurbaşkanımızın başbakanken ülkeyi anayasaya aykırı bir şekilde yönetmesini doğru bulmayıp, Cumhurbaşkanımızın yönetim şekline göre anayasa yapılmasını teklif edişini ve başkanlık sistemine geçişteki gayretini de biliyoruz.
Ve Sayın Bahçeli’nin son çıkışı terörist başı madem silah bıraktıracak güce sahip buyursun gelsin silahları bıraktırsın mealindeki açıklamasından neyi amaçladığını anlamaya çalışıyoruz.
Ya terörist başının PKK üzerinde hiçbir hükmünün olmadığını ispatlamak için bu çıkışı yapmıştır ya da başka bir hesabı vardır. Şuan için bunu anlayabilecek doğru bir bilgiye ve fikre sahip değiliz.
Bir önceki yazımızda da değinmiştik,“Sayın Bahçeli’nin, bu teklifi çok yüreği yaraladı!” diye. Yine öyle düşünüyorum fakat Sayın Bahçeli’nin bu konuda ısrarcı oluşunda bilemediğimiz ya da anlayamadığımız bir mana olabilir diye de düşünüp temkinli duruyoruz.
Hayırlısı olsun bakalım zaman her şeyin ilacıdır. Sayın Bahçeli’nin maksadı bir gün mutlaka anlaşılacaktır. Umarız bu talep uzak diyarların değil devlet aklı denilen bir aklın ürünüdür. Umarız sonuçları memleketimiz ve milletimizin lehine olur.