Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Bu devirde babana bile!

Sizce, “Bu Devirde babana bile güvenmeyeceksin!” tavsiyesi isabetli bir tavsiye midir? Büyük ihtimalle “Evet” diyeceksiniz, “Doğru kardeşim, hiç kimseye güven yok!” Peki, bana da mı güvenmiyor sunuz? -Elbette! Ya kendinize… Kendinize güveniyor musunuz? -Elbette! Peki… Oğlunuz, kızınız, anneniz, babanız, yakın arkadaşlarınız size güveniyor mu? -Elbette! Yani… Herkes güvenilmez, bir siz güvenilir! Peki, milli iradeye güveniyor musunuz? “Elbette!” Birbirine güvenmeyen insanlardan oluşan “toplum”un iradesine güveniyorsunuz yani? “Nasıl yani?” Neysssse! *** Müslüman, “Elinden, dilinden, belinden diğer Müslümanların emin olduğu kişi” değil midir? Öyledir! El Emin. Hz. Peygamber (s.a.v). Onun izindekiler, “emin” insanlar… Kendisine güven duyulan, asla hıyanet etmeyen, her zaman sözünde duran, vefalı kimseler… Emin isen… Düşmanın bile “emanetin hakkını vereceğinden” emin olacak. Size bir soru: "Bir sırrınız olsa, kimle paylaşırsınız?" Çokları, “Eşimle bile paylaşmam!” diyor. Hatta… “En fazla eşimden saklarım!” Bu hep böyleydi belki de… Bana, içinde bulunduğumuz yıllar, güven duygusunu iyice kaybettiğimiz yıllarmış gibi geliyor. O kadar ki… Şimdilerde, birilerinden görüş almalarını istediğimiz muhabir arkadaşlara, “Aman dikkat edin, FETÖcü, PKK’lı, mezhepçi, hırsız, arsız olmasın!” diyoruz! Onlar da… Epeyce zorlanıyorlar haliyle!.. E, öyle ya… Bir konuda görüşüne başvurulmaya, okuyucularınıza değerlendirmelerini aktarmaya uygun gördüğünüz kişinin “bagajından emin olmanız” lâzım. Bu devirde babana bile güvenmeyeceksen, muhabir arkadaşımız kime güvensin? Babası ordinaryüs profesör olsa, güvenemeyecek demek ki!.. Şimdilerde öyle… Televizyonlarda ikide bir “fırsatçı esnaf” haberlerine yer veriliyor. Marketlerden galerilere kadar… Kasaplardan fırıncılara kadar, hepsi mi güvenilmez? Ev sahipleri ile kiracılar ayrı cephelerde; bir tarafta “fırsatçı”lar, diğer tarafta, “Kiraladıkları evlere çökenler!” Haberler böyle kurgulanıyor. “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin?” havası da böyle böyle pompalanıyor! X Ak Parti’de dönem dönem vekillik yapmış Şamil Tayyar, bir ara “FETÖ Borsası”ndan bahsetmişti! Sonra sonra… "Güven duygusunu tahrip eden" birçok tartışma geldi gündeme... İddianamelerde “30 yıl, 40 yıl hapis cezası talep edilen” popüler tiplerin “tahliyeleri”, bilhassa sosyal medyanın en fazla ilgilendiği konulardan oldu.. Vatandaşın kafasını gözünü patlatanların, “arka kapıdan” salıverilmelerine dair görüntüler de bini geçince… Dahası, binlerce vatan evladına tecavüz edenlerin bile “en fazla 24 yıl yattıktan sonra aramızda dolaşacakları”na nice hukukçu tarafından vurgu yapılınca… “Güvensizlik algısı” tavana vurdu. Böyle olunca da… “Cezasızlık algısı”nın ortadan kaldırılması için harekete geçildi! Tam, “Eh hadi, hadi bari!” diyorduk ki… Bu sefer de, yıllar yılı memleket evlâtlarını katleden, memlekete birkaç trilyon dolarlık zarar veren PKK Terör Örgütü’nün İmralı’daki elebaşına “huzur hakkı” tartışmaları başladı! Bu devirde babana bile güvenmeyeceksen, İmralı’daki caniye nasıl güveneceksin? Geç bunları, “büyük resme” bak! Tamam, bakayım!.. Bakarken de… Şunu sorayım: -İdam gelmeyecek değil mi? Yani, Teröristbaşı’na bile huzur hakkı tartışılıyorsa… İdam tartışmaları rafa kalkmış oluyor değil mi? Ben bunu sorarsam, birileri şöyle cevap verir, haklı olarak: “İdam gelse ne olacak ki? Bu memlekette, idam cezaları kimlere tatbik edilmiş zamanında, hele bir baksana!” Hadi, bir “güvensizlik algısı” daha! Hassas konularda soru yöneltilmesinden pek hoşlanılmıyor ama… Her sorduğumda “tırpan” yiyorum ama… Riski göze alarak sorayım: İnsanların birbirlerine güvenmediği, “güzide” kurumlara güvenmediği, babalarına bile güvenmediği bir ortamda ekonomi düzelir mi? “Düzelir, sen yeter ki güven ekonomiye!” x Düşünüp duruyorum… Geçmişi, bugünü… Ve yarını… Bizler, “emin” insanlar mıyız? Ben… “Emin” miyim? x “Kaybolan samimiyetimiz.” “Ertelenen İslami hayat!” İbrahim Balcı imzalı kitapların isimleri. Kütüphanemin en güzel yerinden bana bakıp duruyorlar!
Ekleme Tarihi: 28 Ekim 2024 - Pazartesi
Serdar ARSEVEN

Bu devirde babana bile!

Sizce, “Bu Devirde babana bile güvenmeyeceksin!” tavsiyesi isabetli bir tavsiye midir?

Büyük ihtimalle “Evet” diyeceksiniz,

“Doğru kardeşim, hiç kimseye güven yok!”

Peki, bana da mı güvenmiyor sunuz?

-Elbette!

Ya kendinize…

Kendinize güveniyor musunuz?

-Elbette!

Peki…

Oğlunuz, kızınız, anneniz, babanız, yakın arkadaşlarınız size güveniyor mu?

-Elbette!

Yani…

Herkes güvenilmez, bir siz güvenilir!

Peki, milli iradeye güveniyor musunuz?

“Elbette!”

Birbirine güvenmeyen insanlardan oluşan “toplum”un iradesine güveniyorsunuz yani?

“Nasıl yani?”

Neysssse!

***

Müslüman,

“Elinden, dilinden, belinden diğer Müslümanların emin olduğu kişi” değil midir?

Öyledir!

El Emin.

Hz. Peygamber (s.a.v).

Onun izindekiler, “emin” insanlar…

Kendisine güven duyulan, asla hıyanet etmeyen, her zaman sözünde duran, vefalı kimseler…

Emin isen…

Düşmanın bile “emanetin hakkını vereceğinden” emin olacak.

Size bir soru:

"Bir sırrınız olsa, kimle paylaşırsınız?"

Çokları,

“Eşimle bile paylaşmam!” diyor.

Hatta…

“En fazla eşimden saklarım!”

Bu hep böyleydi belki de…

Bana, içinde bulunduğumuz yıllar, güven duygusunu iyice kaybettiğimiz yıllarmış gibi geliyor.

O kadar ki…

Şimdilerde, birilerinden görüş almalarını istediğimiz muhabir arkadaşlara, “Aman dikkat edin, FETÖcü, PKK’lı, mezhepçi, hırsız, arsız olmasın!” diyoruz!

Onlar da…

Epeyce zorlanıyorlar haliyle!..

E, öyle ya…

Bir konuda görüşüne başvurulmaya, okuyucularınıza değerlendirmelerini aktarmaya uygun gördüğünüz kişinin “bagajından emin olmanız” lâzım.

Bu devirde babana bile güvenmeyeceksen, muhabir arkadaşımız kime güvensin?

Babası ordinaryüs profesör olsa, güvenemeyecek demek ki!..

Şimdilerde öyle…

Televizyonlarda ikide bir “fırsatçı esnaf” haberlerine yer veriliyor.

Marketlerden galerilere kadar…

Kasaplardan fırıncılara kadar, hepsi mi güvenilmez?

Ev sahipleri ile kiracılar ayrı cephelerde; bir tarafta “fırsatçı”lar, diğer tarafta, “Kiraladıkları evlere çökenler!”

Haberler böyle kurgulanıyor.

“Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin?” havası da böyle böyle pompalanıyor!

X

Ak Parti’de dönem dönem vekillik yapmış Şamil Tayyar, bir ara “FETÖ Borsası”ndan bahsetmişti!

Sonra sonra…

"Güven duygusunu tahrip eden" birçok tartışma geldi gündeme...

İddianamelerde “30 yıl, 40 yıl hapis cezası talep edilen” popüler tiplerin “tahliyeleri”, bilhassa sosyal medyanın en fazla ilgilendiği konulardan oldu..

Vatandaşın kafasını gözünü patlatanların, “arka kapıdan” salıverilmelerine dair görüntüler de bini geçince…

Dahası, binlerce vatan evladına tecavüz edenlerin bile “en fazla 24 yıl yattıktan sonra aramızda dolaşacakları”na nice hukukçu tarafından vurgu yapılınca…

“Güvensizlik algısı” tavana vurdu.

Böyle olunca da…

“Cezasızlık algısı”nın ortadan kaldırılması için harekete geçildi!

Tam, “Eh hadi, hadi bari!” diyorduk ki…

Bu sefer de, yıllar yılı memleket evlâtlarını katleden, memlekete birkaç trilyon dolarlık zarar veren PKK Terör Örgütü’nün İmralı’daki elebaşına “huzur hakkı” tartışmaları başladı!

Bu devirde babana bile güvenmeyeceksen, İmralı’daki caniye nasıl güveneceksin?

Geç bunları, “büyük resme” bak!

Tamam, bakayım!..

Bakarken de…

Şunu sorayım:

-İdam gelmeyecek değil mi? Yani, Teröristbaşı’na bile huzur hakkı tartışılıyorsa… İdam tartışmaları rafa kalkmış oluyor değil mi?

Ben bunu sorarsam, birileri şöyle cevap verir, haklı olarak:

“İdam gelse ne olacak ki? Bu memlekette, idam cezaları kimlere tatbik edilmiş zamanında, hele bir baksana!”

Hadi, bir “güvensizlik algısı” daha!

Hassas konularda soru yöneltilmesinden pek hoşlanılmıyor ama…

Her sorduğumda “tırpan” yiyorum ama…

Riski göze alarak sorayım:

İnsanların birbirlerine güvenmediği, “güzide” kurumlara güvenmediği, babalarına bile güvenmediği bir ortamda ekonomi düzelir mi?

“Düzelir, sen yeter ki güven ekonomiye!”

x

Düşünüp duruyorum…

Geçmişi, bugünü…

Ve yarını…

Bizler, “emin” insanlar mıyız?

Ben…

“Emin” miyim?

x

“Kaybolan samimiyetimiz.”

“Ertelenen İslami hayat!”

İbrahim Balcı imzalı kitapların isimleri.

Kütüphanemin en güzel yerinden bana bakıp duruyorlar!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yirmidortsaathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi