Sosyal medyada “Esenyurt’a dikkat!” muhtevalı paylaşımlarımız var.
Yerel Seçim’den çok önce, “erken uyarı” sistemimiz bu konuda da çalışmıştı.
Demiştik ki özetle;
“AK Parti, bu yerel seçimlerden çok sıkıntılı sonuçlarla çıkar. CHP-DEM arasındaki ‘Kent Uzlaşısı’ özellikle Esenyurt’ta sıkıntılı gelişmelere yol açabilir! Oralardan yükselecek etnisite istismarı, memleketi sarsacak olaylara sebep olabilir!”
Biz bunları söylediğimizde…
O günlerde burun kıvıranlar, bugünlerde " Vay be, ne yaman bir tuzak kurulmuş!" diyor!
Malûm, Esenyurt’un “Kent Uzlaşısı” sonucu aday yapılan Belediye Başkanı hakkında devam eden bir soruşturma var, “terör soruşturması”…
İşte, gözaltı, tutuklama, kayyım süreci…
“Kent Uzlaşısı”nın yani, CHP-DEM’in Adayı!
Bazıları, “Madem biliniyordu, YSK aday olmasına nasıl izin verdi?” filan diyor.
Akıl!
YSK’nın yapabileceği bir şey yok, çünkü adli sicil kaydı o an için temiz olan ve diğer şartları karşılayan herkes aday olabilir.
Haklarında türlü iddialar bulunan kişilerin “aday” yapılıp yapılmamaları tamamen parti tercihine kalmıştır.
Partiler, önlerine çıkabilecek sıkıntıları ya da sağlanabilecek avantajları hesaplar ve adaylarını ona göre tespit ederler.
“Kent Uzlaşısı” Yönetimi, hem de İstanbul’un nüfusu en fazla olan ilçesi için “aday” tespit ederken, ince eleyip sık dokumuştur herhalde.
Koyacakları adayın belediye başkanlığı döneminde bazı “sorunların” çıkabileceğini ve bu sorunların kendilerine siyaseten avantaj sağlayabileceğini düşünmüş, hesap etmiş olmalıdır.
Olmadır da…
Bu işlerde evdeki hesap ile çarşıdaki hesap arasında büyük farkların olması da, sürpriz değildir.
Bugünkü haliyle “Kent Uzlaşısı” DEM’e yaramakta, CHP’ye ise zarar vermektedir!
Bazı CHP’lilere göre,
“DEM, CHP’ye tuzak kurmuştur!”
Biz de böyle diyelim!
x
“Aile Geleneğimiz”den miras CHP’li tanıdıklarımız da çoktur.
Onlarla konuştuğumuzda, tıpkı CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce gibi düşündüklerini görüyorum.
Sayın İnce’nin paylaşımlarına baktığınızda, oradaki “oluşuma” sert tepkiler verdiğini görüyorsunuz.
“PKK uzantısı” diyerek işaret ettiği DEM’e tepki yüklü sosyal medya paylaşımları dikkat çekiyor, bu süreçte de…
“Kent Uzlaşısı” denilen oluşuma da karşı, elbette.
CHP tabanında Sayın Muharrem İnce gibi düşünenlerin oranı oldukça fazladır.
Hatta, yarıdan çok daha fazladır.
DEM ile “Kent Uzlaşısı”na “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun!” diye baktıkları için ya da “tepki çekmekten korktukları için” sessiz kalanlar varsa da, bu kesimdekilerin gönülleri hiç de rahat değildir.
Biz, kıyısında köşesinde büyütüldüğümüz Geleneksel CHP’li Arseven Ailesi’nde, yani Baba tarafımızda, “ulusalcı” reflekslerine şahit olduk hep.
Din’in Hayatı’mıza etki etmemesini isterler, bununla birlikte kandillerde “Latin harfleriyle" Yasin okurlar.
“Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” derler ama, Batılı gibi giyinmekten ve yaşamaktan yanadırlar.
“Düşmanları Yurdumuz’dan kovduk!” derler ama, o düşmanların hayat tarzlarının “örnek alınması” gerektiğini söylerler!
Bir terör hadisesi, PKK Terör Örgütü’nün bir saldırısı olduğu zaman da, tıpkı bizim gibi, “Allah belâlarını versin bunların!” derler.
Ankara’da Teknofest yayını yaparken tanıştığım ve tercihlerinin CHP’den yana olduğunu öğrendiğim bazı vatandaşlarımız, “Bu eserlerle gurur duyuyoruz elbette!” demişlerdi bana.
Bu yapılanların, düşman devletleri ürküttüğünü, terörle mücadeleye de büyük katkı sağladığını söylemişlerdi,
Bu konularda da hemfikiriz yani.
Görüşlerimizin ayrı olduğu yerler de çok, aynı olduğu yerler de…
Bu insanların DEM çizgisinde olmaları eşyanın tabiatını aykırıdır.
Esenyurt’taki görüntüleri tasvip etmeleri pek mümkün değildir.
Bununla birlikte, “iktidar çevrelerine” kızgınlıkları da vardır.
CHP’nin adam akıllı muhalefet yapmasını beklerler ama, oradan da fazla ümitleri yoktur!..
Böyle bir durum.
Bugünkü CHP’lilerle konuştuğumuzda, çoğunda bunları görüyoruz.
Bir kez olsun Anıtkabir’e gitmemişlerin partisi DEM ile yakınlaşmayı tehlikeli görüyorlar.
Girilen yolun tehlikelerle dolu bir “çıkmaz sokak” olduğunu biliyorlar ama tabandan kopmuş durumdaki Parti Yönetimi’ne ses ulaştıramıyorlar…
Parti Yönetimi’nin politikalarına karşı çıkmanın “İktidara çalışmaya” yorulmasından çekinenler de, sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
X
Demem o ki…
“Kent Uzlaşısı” adı altında iyice ete kemiğe bürünen “ittifak”, CHP’de büyük sıkıntılara yol açıyor.
Tabanda gaz birikiyor.
Esenyurt Olayı, rahatsızlığı iyice arttırıyor.
DEM’in CHP politikalarında böylesine ağırlık kazanmasından hiç de hoşlanmıyorlar!
Muharrem İnce ve Ümit Özdağ, CHP’deki “iç muhalefet” oylarını çekebilecek durumda değil.
Muharrem İnce’nin “çekiciliği” az, Ümit Özdağ’ın ise, “iticiliği” çok!
Türkiye’nin önünde ise koskoca bir sorun var:
Ana Muhalefet Sorunu!
Bizdeki Ana Muhalefet böyle olduğu müddetçe, İktidar da bizim eleştirdiğimiz alanlarda kendisini düzeltme gereği duymaz!
Biz ise…
Konuşur, yazar dururuz böyle!