Süper Kupa Krizi, bir “sabotaj”.
“Türkiye’nin çıkarlarına yönelik çok açık bir sabotaj girişimi!”
Bunu söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı…
X
Türkiye’nin çıkarları söz konusu olunca akar sular durur.
Mesele, Türkiye’nin çıkarları ise gerisi teferruattır zira!..
Bizler…
“Türkiye’yi turist gelmesin, zira Türkiye’de can ve mal güvenliği yok!”, “Yatırımcı gelmesin çünkü can ve mal güvenliği yok!” diyenlere en sert tepkiyi verenler arasındaydık, malûm.
Suudi, BAE yönetimlerini sevmediğimizi; oralardaki “atanmış krallar” hakkında neler düşündüğümüzü bütün tâkip edenlerimiz bilir.
Amma velâkin, mesele, Türkiye’nin çıkarları olunca…
Türkiye’ye karşı “sabotaj” iddiası, hem de Cumhur’un Başı tarafından dile getirilince, duracağımız yer malûmdur.
“Ucu nerelere, kimlere dokunursa dokunsun bu işin üzerine sonuna kadar gidilmelidir. Çok açık sabotaj yapanlar, Türkiye’ye zarar verecek ‘operasyonda’ yer alanlardan sonuna kadar hesap sorulmalıdır!” diyenlere tam destek vermek milli görevimizdir.
X
Bir de…
“Bari bundan ders çıkartılsın!” demek…
Bugüne kadar nice operasyona geldik, Türkiye’nin kalesinde nice gol gördük, bazı toplar da direkten döndü.
Kalesinde en fazla net gol pozisyonu gören ve hayli de fazla gol yemiş bulunan bir Memleketin evlâtlarıyız.
Böyle bir ülkede, herkesin, yüklendikleri sorumluluklar nispetinde dikkatli olması gerekir.
Mesela…
Ben, “Atatürk” üzerine yapılan tartışmalarından özellikle uzak duruyorum.
Kimileri, nasıl bir tezgâhın kurulduğunu fark etmediklerinden olacak, bu konulara çokça giriyor…
Bu şartlarda yüz sene tartışılsa en ufak bir mesafe alınamayacak konuları, tam da “birilerinin” arzu ettiği gibi diline, kalemine doluyor.
Ölmüşler üzerinden bir kavgadır gidiyor.
İnsan geçmişe ders, ibret almak için bakar.
Geçmiş üzerinden kavga etmek, PİAR yapmak için değil!..
Ne yazık ki, “kesimler” sürekli olarak “ölmüşler” üzerinden kamplaşıyor, takışıyor, hatta çatışıyor!
Bu “sabotaj” meselesinde de, istismar edilen, 85 yıl evvel vefat etmiş Cumhuriyet Bânisi’nin hatırası oldu.
Hani, “Rahat Uyu Atam!” diyorlar ya, bunca istismar, bunca tartışma varken…
İsmi günlük politikaya bu kadar acımasızca alet ediliyorken…
Nasıl Rahat Uyusun Cumhuriyet’in Bânisi Atatürk?
Kimileri Padişahlarla, kimileri de Cumhuriyet’in Bânisiyle uğraşıp duruyor; bizim kadar “ölmüşleriyle” uğraşılan bir ülke var mıdır acaba?
Ne yazık ki bu böyle.
Hâlâ, şöyle, adam akıllı bir tanımı yapılamamış olan “Laiklik” kavramı üzerinden de neler yapılıyor bu memlekette!
Kaç darbe için, darbe girişimi için bu kavrama yaslanıldı malûm…
Ne krizler üretildi, ülkem ne kayıplara uğratıldı.
Ortada tanımsız, her tarafa çekilebilen bir kavram olunca; taraflar kavrama karşıtlık ve yandaşlık üzerinden kavga ediyor.
Bu kavga da ülkeme kaybettiriyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “sabotaj” olarak nitelendirdiği Süper Kupa Krizi’nde kullanılan kavramlardan biri de, "tanımsız" lâiklik!
Bir de Arap düşmanlığı var; Arapların İslam karşıtı olanları Türkleri, Türklerin İslam karşıtı olanları ise Arapları “topyekûn” hedef alıyor.
Bizim inancımız ise “kavmiyetçiliği” kesinlikle reddediyor!
İnancımızın temeli de, “Bir kavme, topluluğa, kişiye duyduğumuz öfkenin, bizi haksızlığa sevk etmemesi.”
Yani, adalet!..
X
Sayın Cumhurbaşkanı gibi milyonlarca vatandaşımız, ortada bir “sabotajın” olduğuna inanıyorsa…
Bu sabotajın Türkiye’ye karşı yapıldığına inanıyorsa…
Birçok yazar, çizer “Organize İşler”e varan iddialarda bulunuyorsa…
Türkiye, iki “büyük” kulübünün Süper Kupa karşılaşmasının iptal edilmesinden dolayı, her bakımdan zararlara uğramışsa…
Hadise, sokaklara bile yansımışsa…
Memleketin “âli” çıkarları bu krizden dolayı zarar görmüşse…
Bu meseleyi nasıl çözeceğiz?
Gündemin soğumasını bekleyerek, halının altına süpürerek değil elbet…
Birikim, birikim…
Gerilim, gerilim…
Türkiye’nin özellikle Gazze’deki Soykırım’a karşı gösterdiği net tavırdan dolayı nasıl hedefe yerleştirildiğini hepimiz biliyoruz.
Bunu açıkça söylediler zaten; başsoykırımcı Netanyahu açıkça tehdit etti kaç kere!..
MİT, Tezgâhçı Mossad'a nasıl operasyon yaptı, nasıl paketledi, biliyorsunuz…
Türkiye’nin kaybetmesini isteyenler o kadar çok ki…
Şüphesiz, sadece İsrail değil; İran ile Suud da ve elbette BAE de Türkiye’nin güçlenmesinden, İslam Dünyası’na liderlik etmesinden rahatsızlık duyar…
Bu kadar çok düşmanımız varken, yeni gerilimler üretmenin anlamı yok.
Dilimize sahip çıkacağız, hassas noktaları kaşımaktan uzak duracağız…
Yargımız da, “herkes için adalet” anlayışını pekiştiren adımlar atacak…
Ve bir de…
Sosyal medyadaki “o tutuklansın, bu serbest bırakılsın” yollu kampanyalara ağır müeyyidelerin getirilmesi gerektiğini söyleyeceğiz.
X
Bırakalım yargı işini yapsın.
Devlet’in Zirvesi’nin dile getirdiği bu “sabotaj” meselesi de, Yargı’nın “görev” alanında…
Görüştüğümüz hukukçular bunu söylüyor.
Bizim işimiz, onu bunu suçlu ilan etmek değil…
Olağanüstü dönemlerde çok sakin olmakta büyük faydalar var.
Sakin ve takipte ısrarlı!..
Sonuna kadar!